Seydi Ali Reis dönüş

0
413
Seydi Ali Reisin karayolundan dönüş rotası.

Seydi Ali Reis dönüş yaptı. Hindistan’dan İstanbul’a karayolundan dönerken yaşadığı olayları anlatan Mir’ât ül Memâlik (Ülkelerin Aynası, 1557) isimli gezi anıları kitabı çok önemlidir. Seydi Ali Reis, Mir’ât ül Memâlik (Ülkelerin Aynası, 1557) kitabını bu dönemde yazdı. Bu kitap, 16. Yüzyılın Hindistanı’nı anlatan çok önemli bir belge niteliğindedir.

Kanuni Sultan Süleyman 1552 yılının sonlarına doğru Seydi Ali Reis’i Osmanlı Hint Okyanusu Filosu’nun yeni Komutanı olarak atadı. Portekizlilerin Hint okyanusundaki deniz üstünlüğünü kırmak, Arap Denizinde Osmanlı bayrağını dalgalandırmak ve hatta mümkün olursa Güney Hindistana kadar giderek Baharat yolunu ele geçirmek istiyordu. 

seydi ali reis
Seydi Ali Reis © Wikimedia Commons

Ancak kendisinden üstün olan Portekizlilere yenildi. Seydi Ali Reis ve yeniçerileri Portekizlilerin deniz yolunu kapatmaları nedeniyle İstanbula karayolundan dönmek zorunda kaldılar. O dönemde karayolu son derece tehlikeli ve birçok bilinmezle doluydu. 

Seydi Ali Reis ve İstanbula karayolundan dönmeyi kabul eden 50 kişi ile 3 yıl süren uzun bir yolculuktan sonra İstanbul’a döndü. 

Bu kitaptan konumuzla ilgili bölümleri 4 parça halinde yayınlıyoruz.

SEYDİ ALİ REİS’İN HİNDİSTAN SEFERİ – 4

Yazının 1. Bölümü: https://hindistangezi.com/seydi-ali-reis/
Yazının 2. Bölümü: https://hindistangezi.com/seydi-ali-reis-gujarat/
Yazının 3. Bölümü: https://hindistangezi.com/seydi-ali-reis-hindistan/

Afganistan rotasından dönüş 

Seydi Ali Reis, 27 Şubat’ta Lahor’dan Kabil’e doğru yola çıkmıştır. İndus Nehrinin bir kolu olan Derya-yı Lahor’u gemiler ile geçmiş ancak ardından önüne çıkan büyük bir nehri geçmek için gemi bulamamıştır. Bunun üzerine büyük su kapları ve su testileri ile kelekleri bağlayıp nehrin karşısına geçmişler ve Behre’ye varmışlardır.

Seydi Ali Reis, Derya-yı Hoş-ab (İndus Nehrinin bir kolu) ve Nilab Nehri’ni gemiler ile geçip Pakistan’daki Bahter-Zemin bölgesine varmıştır. 13 Mart’ta Niylab’dan Kabil’e yönelen Seydi Ali Reis, Afgan asıllı Adem Han’ın ani bir baskın yapmasından korktukları için sabah olana kadar Afganların haberi olmadan geçite doğru yol almışlardır. Ancak geçite geldikleri vakit Afganlar tarafından saldırıya uğrayan Seydi Ali Reis ve arkadaşları kendilerini savunmak için tüfek ile ateş açmışlardır. Bu çatışmadan kurtulup Pür-şûr şehrine oradan da Hayber Geçidi’ni geçip Cûşayî şehrine ulaşmışlardır. Seydi Ali Reis, dağlarda iki tane gergedan görmüştür. Bu gergedanların her biri küçük bir fil büyüklüğünde olup alınlarının ortalarında da birer tane boynuzları bulunmaktaymış. (Kuzey Hindistanda ve Nepalde çok bulunan Tek Boynuzlu Gergedan – Rhinocerus)

seydi rhinocerus 1
Tek boynuzlu gergedan Rhinocerus © Zafer Bozkaya

Kabil

Seydi Ali Reis, Lemegan ve Zabilistan’ı geçtikten sonra başşehir olan Kabil”e erişmiştir. Burada Hümayun Şah’ın oğulları olan Muhammed Hakim Mirza ve Ferahfal Mirza görüşüp Münim Han’a merhum Hümayun Şah’ın fermanını göstermiştir.

Seydi Ali Reis, Kabil şehrini çok beğenmiş ve onu

“Kabil bir latîf şehr olup etrâfı karlı tağlar ve öni akar sulı çâr-bâğlar ve her tarafında ʿıyş u ʿişretler ve bezm ü sohbetler ve kûşe-be-kûşe raʿnâ ve zîbâ lûlîler, envâʿ-ı zevk u safâlar idüp sâz ü sözler ile halkı dâyima neşât ve ʿişret ve şâdî ve cemʿiyyet üzre olup: Olur mı hergiz âdem hûra mâyil?/ Var iken lûl-yân-ı şehr-i Kâbil.” 

“Kabil bir hoş şehir olup etrafı karlı dağlar ve önü akar sulu bâğlar ile her tarafında zevk işleri ve eğlenceli sohbetleriyle ve her köşede hoş ve güzel hanımlarıyla, pek çok zevk ve safâlar edip sâz ve sözler ile dâima neşeli, eğlenceli ve gönlü hoş eden bir topluluğa sahiptir ki: Olur mu bir kişi kötüye meyl etsin?/ Var iken Kabil şehrinin güzellikleri.” 

cümleleri ile tasvir etmiştir. Lakin Seydi Ali Reis’in gönlünde vatan özlemi vardır ve Osmanlı topraklarına geri dönme arzusundadır. Bundan dolayı 12 Nisan tarihinde tekrardan yola koyulmuştur.

seydi kabil
Kabil çizim

11 Mayıs günü Enderab şehrine varan Seydi Ali Reis, buradan Talikan’a gitmiştir. Talikan’da Bedekşan sultanı Süleyman Şah ve oğlu İbrahim Mirza ile görüşmüştür. Seydi Ali Reis, sultana ve mirzaya gazeller yazıp armağan etmiş bunun üzerine onlar da Seydi Ali Reis’e lütuflarda bulunmuşlardır.

Sultanın hanlarından Belh hanı Pîr Muhammed Han ile kardeşi Barak Han kazak boyundan olup birbirleri ile taht mücadelesinde olduklarından Kunduz, Kavadiyan ve Termid tarafları fetret devrindeymiş. Süleyman Şah, Seydi Ali Reis’e Termid yönünden değil de Bedekşan ve Huttalan yolundan gitmenin güvenli olduğunu söylemiştir. Huttalan’ı yöneten Cihangir Ali Han’ın kız kardeşi ve sultanın hatunu olan Begüm Sinlisi, Seydi Ali Reis’e ağabeyine götürmesi için bir de mektup vermiştir.

Talikan’dan ayrılan Seydi Ali Reis, Bedekşan’ın payitahtı olan Kişim Şehrine gelince sultanın çar-bağında (bahçe içinde köşk) ve Hümayun Şah’ın Dü-abe isimli bahçesinde biraz vakit geçirdikten sonra tekrar yola çıkmıştır. Seydi Ali Reis, Zıfar yolu ile Rüstek şehrine oradan Ceyhun Irmağı’nın kıyısındaki Semti limanına gelip tulumlar ile ırmağın karşı tarafına geçmiştir. Kaşgar tarafına doğru ilerleyip Huttalan Vilayeti’ndeki Delilli’ye varan Seydi Ali Reis, Mir Seyyid Ali Hemedani Hazretlerini de ziyaret etmiştir.

Ardından Külabe şehrine varıp Cihangir Ali Han ile görüşen Seydi Ali Reis, Begüm Sinlisi’nin kendisine vermiş olduğu mektubu da teslim etmiştir. Daha sonra da Maveraünnehir’e ulaşmıştır.

seydi dostluk
Bedekshan bölgesinde Afganistan – Tacikistan sınırındaki dostluk köprüsü. © Wikimedia Commons

Semerkand Yolu

Seydi Ali Reis, Maveraünnehir’de sadece bir gün dinlendikten sonra ertesi gün tekrar yola çıkmıştır. 19 Haziran’da cennete benzettiği Semerkand’a varmıştır. Seydi Ali Reis, Semerkand’da Barak Han ile görüşmüştür. Barak Han, Seydi Ali Reis’e bir at ve pek çok hilat hediye etmiştir. Bu süre zarfında Semerkand sultanı olan Abdüllatif Han vefat etmiş ve Belh’deki Pir Muhammed Han ile Buhara’da bulunan Burhan Seyyid Han kendi adlarına hutbe okutmuşlardır.

Bunun üzerine Barak Han ile adı zikredilen hanlar arasında çarpışmalar yaşanmaya başladığı için Seydi Ali Reis yolculuğuna devam edememiştir. Bir gün Barak Han sohbet sırasında Seydi Ali Reis’e

“Seyr olınan şehrlerden kaysı şehr metbû’ınız boldı?” “Gördüğünüz şehirlerden hangi şehre tabi olup beğendiniz?”

diye sormuştur. Seydi Ali Reis bu soruya,

“Dil, ser-i kûyûn koyup itmez behişti ârzû. / Her kişiye kendü şehri yeg gelür Bağdâd’dan.”  “Gönül, cenneti arzularken yolun başına bakmaz. / Her kişiye kendi şehri Bağdâd’tan bile güzel gelir.”

diyerek cevap verince Barak Han’ın takdirini ve tasdikini kazanmıştır.

seydi barak khan
Barak Han medresesi © Wikimedia Commons

13 Temmuz’da tekrar yola çıkan Seydi Ali Reis’in yolu, Güjdüvan civarında Özbekler tarafından kesilmiştir. Seydi Ali Reis, hemen Buhara hanı Seyyid Burhan ile görüşme talep edince Rıbat’a götürülmüşlerdir. Bu sırada Seyyid Burhan ile savaş halinde olan Özbekler, Seydi Ali Reis’e saldırmışlardır. Seyyid Burhan’ın askerleri Seydi Ali Reis’i kurtarıp Hanın yanına getirmişlerdir. Seyyid Burhan, Seydi Ali Reis’ten yaşananlardan dolayı özür dileyip bir çok yardımda bulunmuş ve on beş gün Buhara’da misafir etmiştir. Ardından Seydi Ali Reis, Harezm’e doğru yola çıkmıştır. 8-17 Ağustos 1556 tarihinde Horasan’a ayak basan Seydi Ali Reis, on gün sonra da Hezarus şehrine varmıştır.

28 Ağustos tarihinde Hive’den yola çıkıp beş günde Harezm’e ulaşan Seydi Ali Reis, Dûst Muhammed Han ve kardeşi İş Sultan ile görüşmüştür. 6 Eylül’de tekrar yola çıkan Seydi Ali Reis ve yoldaşları, bir aydan fazla Deşt-i Kıpçak bölgesinde (Hazar Denizi’nin kuzeyinden geçen rota) yürümüş, ancak ne bir damla su, ne de yiyecek bir bitki bulamamışlardır. Bu zorluklar altında yollarına devam ederken Rumî üç nefer ile karşılaşmışlardır. Seydi Ali Reis, bu askerlerden Heştderhân’ı Rusların ele geçirdiğini ve Ahmed Çavuş’un Ruslar ile savaş halinde olduğundan yolların tekin olmadığını ve geri dönmelerinin daha iyi olacağını öğrenmiştir. Ancak Seydi Ali Reis’in yoldaşları geri dönmeye sıcak bakmasalar da Barak Han’ın elçisi gelip dönmelerinin zaruri olduğunu söyleyince Harezm’e geri dönmüşlerdir.

Seydi Ali Reis, Deşt-i Kıpçak tarafından Osmanlı topraklarına varamayacağını anlayınca rotasını Horasan’dan Irak-ı Acem yolu ile ilerleyerek Bağdat’a varmayı hedefleyerek değiştirmiştir. Bunun için de 6 Ekim’de Harezm’den Horasan’a doğru yola koyulmuştur.

seydi savasci
Dönemin savaşçılarından © Wikimedia Commons

Horasan

Seydi Ali Reis, 4 Kasım 1556 günü Horasan’a varmıştır. Horasan şahı İmam Ali Musa Rıza, Seydi Ali Reis için bir ziyafet düzenlemiştir. Ziyafet sırasında şahın beylerinden Gazi Bey, Seydi Ali Reis’in Şah Tahmasp’a gönderilmesinin doğru olmadığını, Barak Han tarafından gönderilen Rumi casuslar olabileceğini ve Seydi Ali Reis’te bulunan mektupların okunup incelenmeden gitmesine müsaade edilmemesi gerektiğini söylemiştir. Ertesi gün Seydi Ali Reis’i hapsedip elindeki mektupları alıkoymuşlardır. 13 Kasım’da Seydi Ali Reis ve yoldaşlarını serbest bırakıp atlarını, eşyalarını ve mektupları geri teslim etmişlerdir. 18 Kasım’da Seydi Ali Reis’i Şah’a göndermişlerdir.

Seydi Ali Reis, 1 Ocak 1557 tarihinde Irak’ın payitahtı olan Kazvin şehrine gelmiştir. Ancak Şah Tahmasp, geldiklerini haber alınca Seydi Ali Reis ve yoldaşlarını şehre sokmamış ve Sebze-giran diye bilinen bir kente göndermiştir. Seydi Ali Reis, Şah’ın kendisini gözlemesi için yanında gönderdiği adamlarından birine geçtikleri memleketlerden sultanların kendisine verdiği mektupları delil ve kendisine yolculuğu esnasında eşlik eden mirza ve mirzaların hanımlarını da şahit olarak göstermiştir. Bunun üzerine Şah, Seydi Ali Reis’i davet etmiştir. Şah Tahmasp, bir müddet Seydi Ali Reis’i konuk ettikten sonra Kanuni Sultan Süleyman’a yazmış olduğu mektubu da ona teslim ederek gitmelerine izin vermiştir. 1-10 Şubat tarihleri arasında Bağdad’a gitmek için Seydi Ali Reis ve arkadaşları tekrar yola koyulmuşlardır.

seydi tahmasp I
Safevi Sultanı Şah Tahmasp © Wikimedia Commons

Bağdat

Seydi Ali Reis ve yoldaşları yaşamış oldukları bu uzun yolculuğun sonunda Osmanlı topraklarına yani Bağdat’a varmışlardır. 11 Mart tarihinde Dicle’yi gemiler ile geçmişlerdir. Seydi Ali Reis Amed’e (Diyarbakır) geldiğinde İskender Paşa ile görüşüp yaşadıklarını anlatmıştır. İskender Paşa, Seydi Ali Reis’in anlattıkları duyunca cihanda kendisine eş bir asker bulunmadığını söyleyerek şaşkınlığını ve hayranlığını dile getirmiştir.

İskender Paşa, Osmanlı’ya Seydi Ali Reis’in ölüm haberinin geldiğini ve Mısır kaptanlığına Rodos Sancağı Beyi Kurdzade’nin getirildiğini de söylemiştir. Bunu duyunca Seydi Ali Reis bir gazel yazarak üzüntüsünü dile getirmiştir.

seydi iskender pasa
İskenderpaşa Cami, Diyarbakır. Kaynak: İslam Ansiklopedisi

Seydi Ali Reis dönüş İstanbul

Seydi Ali Reis, 9 Mayıs 1557 tarihinde İstanbul’a varmıştır. Ancak Kanuni Sultan Süleyman, Edirne’de olduğu için İstanbul’a varışının ikinci gün Edirne’ye doğru yola çıkmıştır. Seydi Ali Reis, Edirne’de Kanuni Sultan Süleyman’ın huzuruna kabul edilmiştir. 

Seydi Ali’nin pek çok seyyah ile paylaştığı bir düşüncesi ise kendi ülkesini, ziyaret ettiği her yerden daha üstün bulması ve vatanına bir an önce dönmek için derin bir özlem duymasıdır ki bu vatan, hakikaten de köy meydanından çok daha fazla bir yerdir. 

Seydi Ali Reisin Babür Sultanı Hümayun’a takdim ederek izin istediği iki gazelden “Rum tarzı üzere” olanında şöyle diyor:

“Gafil olma, düşdüğün yer Mülk-i Hindustandur
Meyl edip anda kalanlar, cümle ser-gerdândur (başı dönmüştür)
Âlemi geşt eyleyenler (dünyayı dolaşanlar), dediler bi’l-ittifak:
Hak budur, dünyada cennet Milket-i Osmandur (Osmanlı ülkeleri)”

Seydi Ali Reis dönüş
Harita : Seydi Ali Reis’in dönüş rotası

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
İsminizi yazın