Tac Mahal gibi Dünya Kültür Mirası listesinin önemli eserlerinden birisinin yapımında çalışan işçilerin eser bitirildikten sonra ellerinin kesilmesi şeklindeki söylenti, bu güzel anıtın verdiği mesajı kirletmek ve ona duyulan hayranlık ve takdir duygularını engellemek amacını taşımaktadır. Aşağıda açıklamaya çalıştığımız gibi bu suçlama tamamen geçersizdir.
Yapının Özellikleri
Agra’da Tac Mahal’in yapıldığı yer, 42 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur. Tac Mahal projesinin tamamlanması ve yapımına karar verilmesi 17 Haziran 1631 tarihindedir. Tüm kompleksin tamamlanması 21 yıl sürmüş ve yapı 1653 yılında bitirilmiştir.
Tac Mahal, 350 yıllık geçmişi boyunca özellikle 1707-1857 yılları arasında bir çok kez yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Yapının bu olumsuz şartlara rağmen günümüze kadar bozulmadan gelebilmesini kültürel miras açısından şanslı saymak gerekir.
Tac Mahal, değerli taşlarla bezenmiş, beyaz mermer kullanılmış ve altın ile süslenmiş Hint-İslam yapılarından biridir. İlk yapıldığında var olan som altından korkulukları ve altın işlemeli kubbesinin çok güzel olduğu kesindir. Ancak bunlar maalesef günümüze ulaşamamıştır.

Verilen zararlar
Mümtaz Mahal’in anıt mezarını çevreleyen gümüş ve altından yapılmış süslü perde, Şah Cihan’ın oğlu Aurangzeb tarafından 1668’de mermer bir perdeyle değiştirildi. Bu uygulama bir anlamda faydalı oldu. Perdenin 18. yüzyılın ilk yarısında Tac Mahal’i yağmalayan işgalcilerin eline geçmesini önledi. Bu işgalciler, Bharatpur’dan gelmiş olan Jat kabileleriydi. Jat’lar ana mozolenin üzerinde bulunan biri akik taşlı diğeri gümüş işlemeli olan iki avizeyi de götürdü. Altın – gümüş işlemeli perde eğer orda olsaydı mutlaka götürürlerdi.
Babür tarihçisi Kanbo’ya göre, Tac Mahal’in ana kubbesinin tepesindeki 15 metrelik “alem” altın kaplıydı ve bu da Jat’ların yağmalamaları sırasında yerinden sökülerek götürüldü. 19. yüzyılın başlarında buraya pirinçten yapılmış bir kopyası yerleştirildi.

Tac Mahal’de mermerlerin içine kakma sanatıyla yerleştirilmiş olan değerli taşların birçoğu İngiliz Doğu Hindistan Şirketi yönetimi döneminde çalındı. Tac Mahal, bu dönemde inanılmaz güzellikteki halılarının ve içindeki mobilyalarının da çalındığını görecekti. Günümüzde ana yapının içinde iki mozoleden başka hiçbir şey yoktur.

26 Temmuz 1831’de, Kalküta’da yayınlanan bir gazetedeki John Bull imzalı bir makale, İngiliz Genel Valisi Lord Bentnick’in Tac Mahal’i parçalamak, mermerlerini gemiyle İngiltere’ye götürmek ve orada satmak istediğini belirtiyordu. Ancak bu esere hiç bir ciddi alıcı çıkmadı. Verilen en yüksek teklif 150 bin Rupi civarındaydı. Bu para Tac Mahali İngiltereye götürmeye değmezdi. Böylece bu güzel eser Agra’da kalmış oldu.
2. Dünya savaşı sırasında yaşanan bir kaza, Tac Mahal’in tümüyle yok olması tehlikesini yaşattı. Bir Amerikan Kargo Uçağı, bir hata sonucu taşıyabileceğinden fazla yakıt aldıktan sonra Agra Havalimanından havalandı. Yeterince yükselemeyen pilot, Tac Mahal’in kubbesine çarpmaktan son anda kurtuldu.

Mimarlar ve Yapımı
Tac Mahalin mimarları olarak İtalyan Geronimo Veroneo ve Fransız Austin de Bordeaux’nun ismi geçiyordu. Ancak 17. yüzyılda yazılmış ve 1930’larda tercüme edilen el yazmaları, Tac Mahal’in yaklaşık 37 uzmanın ekip çalışması ile inşa edildiğini ortaya çıkardı. İnşaat ekibinin lideri İran asıllı bir mimar olan ve “İsa Efendi” takma isimli Üstad Ahmad’dı. Üstad Ahmad’ın aylık maaşı günümüzde 500 bin Rupiye (yaklaşık 6.700 Dolar) eşdeğer olan 1.000 Rupi düzeyindeydi.
Şah Cihan, Tac Mahal’in tasarımında Hindu ve İslami mimari özellikleri birleştirmişti. Örneğin, Lotus çiçeği tasarımı Tac Mahal’de hem doğrudan hem de dolaylı şekilde kullanılmıştır. Kubbe, yaprakları üzerinde duran kapalı bir nilüfer şeklindedir. Purankalsa, sembolü denen bu figür, Eski Hint Sanatında Hindu dininde en hayırlı sayılan sekiz formdan biriydi.

Siyah Tac Mahal
Şah Cihan’ın beyaz Tac Mahal’in karşısına siyah mermerden ikinci bir Tac Mahal yaptırmayı planladığı biliniyor. Bu ikinci Tac Mahali birincisinin karşı tarafına nehir kıyısı boyunca yerleştireceği söyleniyordu. Ancak bu yerin neresi olduğu tam olarak belli değildi. Bu sorunun cevabı 2000’li yılların başında bulundu. Tavernier isimli bir Fransız Gezginin kayıtları, ikinci Tac Mahal’in planlandığı yerin neresi olduğunu kesin olarak kanıtladı.
Bu yerin Google haritalar linki şöyledir : https://goo.gl/maps/9AJQTqiwZcUxy1qFA
Ancak, siyah mermerden ikinci Tac Mahal’in yapılması, birincisinin en az 5 katına mal olacaktı. Çünkü siyah mermer çok pahalıydı. Belki de bu nedenle ikinci Tac Mahal yapılamadı.

İşçilerin ellerinin kesilmesi
İngiliz döneminde Tac Mahal’in inşası hakkında bir efsane yaygınlaştırıldı. Şah Cihan’ın Tac Mahal’i üreten 20 bin yetenekli ustanın ellerini kestirdiği ve başka hiçbir eserin Tac Mahal’in benzeri olmaması için bunu yaptırdığı iddia ediliyordu. Bu ustaların torunları Şah Cihan döneminde atalarının yaşamış olduğu evlerde halen yaşıyor ve onlar bu olayı doğrulamıyor. Şah Cihan, yetenekli zanaatkarlar ve ustaların konaklamaları için Taj Ganj (Taj Çarşısı) adında bir yerleşim yeri inşa ettirmişti. Tac Mahal’in yapımında çalışmak için Hindustan’ın birçok yerinden gelen bu işçilere çok değer verilirdi. Hatta bu işçiler yapı tamamlandıktan sonra Delhi’nin yeni gelişen bölgesi olan Şahcihanabad’ın yapımında çalışmaya devam ettiler.
Şah Cihan’ın Hindistan’daki en vasıflı işçilerin ellerinin kesilmesini istediği efsanesi İngiliz Döneminin ilk başlarında ortaya atılmış olan bir yalandır. Hintlilerin başarılarını inkar etme fikri, Lord Macauley tarafından o dönemde açıkça ifade edilmişti. İngiliz’lere göre, Hindu’ların, Sih’lerin ve Müslüman’ların Tac Mahal’e gösterdikleri saygı ellerinden alınmalıydı. Bunun için Babür Dönemi mümkün olduğu kadar aşağılanmaya çalışıldı.

İngilizlerin söylentileri
İşçilere karşı zulüm yapıldığı şeklindeki söylentiler, Hint halkını Tac Mahal’in çok zarif bir şekilde iletmeye çalıştığı mimari hoşgörü ve birlik görüşlerinden uzaklaştırmak için ortaya atıldı. Şah Cihan’ın kişisel kaybının halkla yarattığı iletişim yok edilmeliydi. Tac Mahal’in mesajı Hintlileri -dini inançlarından bağımsız olarak- birleştirmeye ve onlarla bir İmparator olarak değil, keder içindeki bir insanın yaşadıklarıyla kişisel olarak özdeşleşmelerini sağlamaya yönelikti.
19. yüzyılın başlarında Altın Alem’in kaybı ve yerine pirinçten yapılmış bir başkasının koyulması Tac Mahal’in mesajının yitirilmesi anlamına geliyordu. İngiliz sömürgeciliği Hindistan’ı yöneten mutlak bir Tiranın 20 bin işçinin ellerini kestirdiği söylentisini ortaya attı. İşin en ironik tarafı bu aynı Tiran, hem 20 bin işçinin ellerini kestirecek kadar duygusuz ve gaddar, hem de aşkı uğruna dünyanın en güzel anıtını inşa edecek kadar da insani bir duyguya sahipti.

Modern Çağ
Hint Tarihinin İngilizler tarafından çarpıtılmış olduğu gerçeği son dönemlerde açığa çıkmaya başlamıştır. Tac Mahal ise 450 yıldır olduğu gibi Yamuna nehrinin kıyısında, başarıları ve başarısızlıklarıyla Hindistan’ın üçüncü altın çağının bir parçası olan bir anıt olarak yerinde duruyor.
