Shiva mitolojisi

0
2
Shiva Kapak

Hindu dininde Tanrı Shiva’nın önemi çok byüktür. Shiva inancının niteliği başka dinlerdeki “mezhep” kavramına tam olarak benzemez ama bu inancın bir tür mezhep olduğu söylenebilir. Bu anlamda Hindu dininde Shivacılık, Krishnacılık ve Vishnuculuk şeklinde 3 önemli mezhebin varlığından söz edilebilir. Bu üç mezhepten en büyüğü Shivacılıktır. Bu yazıda Shiva Mitolojisi ele alınıyor.

Kafataslarından oluşan çelenk

Şiva, yok edicidir. Doğanın düzeni olan Rta’yı korumak için pek çok şeyi yok eder. Özellikle Virabhadra ve Kalabhairava gibi formlarda ortaya çıkan cehaletin acımasız bir yok edicisidir. Shiva, Yaratılış döneminin sonuna gelindiğinde evreni yok eder ve evreni yeni bir dünyanın doğacağı ilkel kaosun ham unsurlarına dönüştürür. 

Shiva, aynı zamanda, içsel ilerlememize engel olan sanrılarımızı, arzularımızı, bağlılıklarımızı ve cehaletimizi de yok eder. Shivanın her zaman boynunda taşıdığı kafataslarından oluşan çelenk (Mundamala) ölümlülüğün, bedensel yapının ve onunla bağlantılı her şeyin geçici olduğunu apaçık bir şekilde hatırlatır. Shiva’nın Mundamala’sını her gördüğünüzde şunu düşünün: “Bir gün siz de öleceksiniz. Bu geçici dünya hayatının maddi varlıklarını elde etmek için çaba harcayıp manevi gerçeklikleri ihmal etmeyin.” 

shiva kafatasi
Shiva çelengi © Wikimedia Commons

Bhutagana’lar

Shiva, ailesi ve en önemli adanmışlarıyla birlikte Kailash Dağı’nda yaşar. Bu adanmışlar arasında insanların “hayaletler ve cinler” zannettiği Bhutagana’lar bulunur. Onlar, vahşi ama derin ruhani doğası olan, kendilerini tamamen Shiva’ya ve ailesine adamış olan hınzır gölge ruhlardır. Shiva, dışsal olarak değişken (tamasik) bir doğaya sahip olsalar ve “saf” görünmeseler bile, saf bir yüreğe sahip olan herkesi kucaklar. Bu nedenle Bhutagana’lar gibi varlıklar sevgi ve sadakatle O’na yönelmiştir.

Şiva’nın kafataslarından oluşan çelenkle ilgili şöyle bir hikaye anlatılır: Şiva’nın eşi Tanrıça Parvati, esasen doğmamış, ebedi Tanrıça Paraşakti’nin bir enkarnasyonu olarak ortaya çıkmıştır. Parvati, Şiva’nın önceki karısı Sati gibi daha önce başka doğumlar yapmış bir varlıktı. Shiva ile evlendikten sonra, Parvati ona kafataslarından oluşan çelengin ne olduğunu sormuş. Shiva, kendisine tüm kafataslarının kendi kafatasları olduğunu söylemiş! Onlar, Shivanın önceki bedenlerinin her birinin kafataslarıymış! 

shiva bhutagana
Ganesh ve Bhutaganalar © Wikimedia Commons

İki Shiva ilahisi

“Ey yüksek sesle kükreyerek Brahma’nın yaratıklarının kılıflarını sıyıran, bakışları günahı çözen, sekiz siddhiyi veren, kafataslarından bir çelenk takan, Kashi’nin Yüce Rabbi Kalabhairava. Sana övgüler olsun.”

“Ey hayaletlerden oluşan büyük manastır topluluğunun lideri, zafer bahşeden, Kashi halkını erdemli yapan ve günahkar eylemlerinden kurtaran, bize doğruluk yolunda rehberlik eden, Evrenin en eski Efendisi, Kashi’nin Yüce Efendisi, Kalabhairava. Sana övgüler olsun.” 

Adi Shankaracharya, Kalabhairavashtakam

shiva shankaracharya
Shankaracharya © Zafer Bozkaya

Shiva Mitolojisi Shivayı kim doğurdu?

Tanrı Şiva’nın bir Swayambhu olduğuna inanılır. O, bir insan bedeninden doğmamış, kendiliğinden yaratılmıştır! O, hiçbir şey yokken vardı ve her şey yok olduktan sonra bile var kalacaktır. Bu nedenle kendisine ‘Hinduların En Eski Tanrısı’ anlamına gelen ‘Adi-Dev’ de denir.

Hikaye I

Bir zamanlar, bir aziz, Tanrı Shiva’ya şu soruyu sormuş:

“Senin baban kim, ey Tanrım?”. Lord Shiva, babasının Brahma olduğunu söyledi.
“Büyükbaban kim?” Tanrı Shiva, Vishnu benim büyükbabamdır diye cevap verdi.
“Senin büyük büyük baban kim?”. Lord Shiva, kendi kendisinin büyük büyük babası olduğumu söyleyerek onu şaşırtır.

Tanrı Shiva’nın yukarıdaki sözleri söylemesinin nedeni başka bir hikayedir. 

Hikaye II

Vişnu suyun üzerinde uyurken aniden göbeğinden bir lotus çıkmış ve bir süre sonra bu lotusun üzerinde Brahma belirmiş. Brahma Vişnu’ya, “Sen kimsin ve neden bu suyun üzerinde uyuyorsun?” diye sordu.

Vişnu, “Ben Vişnu’yum ve Ben Her Şeyin Tanrısıyım” dedi. Brahma, Vişnu’nun bu iddiasını kabul etmek istemedi. Brahma’nın Evrenin efendisi olduğunu görmesi için Vişnu’dan karnına girmesini istedi.

Vişnu bunu kabul etti ve Brahma’nın karnına girdi. Orada birçok dünya, yıldızlar, dağlar ve henüz var olmamış olanlar da dahil olmak üzere bir çok canlı buldu. Vişnu orada 1.000 yıl geçirdi ve Brahma’nın karnının ne başının ne de sonunun olmadığını gördü. Tanrı Vişnu sonunda Brahma’yı Evrenin efendisi olarak kabul etti.

Bundan sonra Vişnu, Brahma’nın kendi karnına girmesini istedi. Brahma da Vişnu’nun isteği üzerine aynısını yaptı ve orada birçok dünya buldu. Ayrıca Vişnu’nun karnında ne bir başlangıcın ne de bir sonun bulunmadığını da öğrendi.

Fakat Vişnu göbeği hariç vücudundaki tüm çıkışları kapattı. Brahma orada hapsolunca Vişnu’nun göbeğinden dışarı çıktı. Lotusun sapına tırmandı ve lotus çiçeğinin üzerine oturdu. Brahma, bu yaramaz davranışından dolayı Vişnu’ya çok kızdı. 

Vişnu ondan arkadaş olmalarını istedi. Ayrıca dostluklarının bir temsili olarak, bundan böyle kendisinin Brahma’nın oğlu olarak bilineceğini söyledi. Brahma bunu sevinerek kabul etti.

Bundan kısa bir süre sonra, Shiva yanlarına geldi. Vishnu, Brahma’ya kendisinin Shiva olduğunu ve ona boyun eğmelerinin gerektiğini söyledi. Brahma, ilk başta Şiva’nın önünde eğilmeyi reddetti. Ancak Vişnu, Tanrı Şiva’nın önünde eğilmekte tereddüt etmediği için Brahma da aynısını yaptı.

Shiva Brahma’ya, “Benden ne lütuf bekliyorsun?” diye sordu. Brahma dedi ki, “Lütfen senden şüphe ettiğim için beni affet ve affediciliğinin bir temsili olarak, lütfen bana oğlum olarak doğma nimetini ver.”

Shiva memnuniyetle Brahma’ya istediği nimeti verdi.

Shiva Mitolojisi
Vishnunun göbeğinden çıkma mitolojisi © Wikimedia Commons

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz