Sinek kovalama püskülü, tropik iklimlerde çeşitli malzemeler kullanılarak üretilir ve kullanılır. Bu alete Hindistan’da ve Tibet’te “chauri”, “chāmara” veya “prakirnaka” ismi verilir. Chauri aynı zamanda sinek kovma aletinde bulunan Yak kuyruğu tüyü demektir. Bu alet, Hindu dininde Tanrı Shiva ile ilişkilendirilen öğelerden biridir, ayrıca Hindu, Jain, Taoist ve Budist inançlarda tanrıların bir özelliği olarak görülür. Çin ve Japonya’daki Budist manastırların kutsal emanetleri arasında, mücevher asası ve dilenme tası ile birlikte sinek kovalama püskülü de bulunur. Budizm’de sineklik, cehaletin ve zihinsel acıların sembolik olarak “süpürülmesi”ni temsil eder.
Maharaja
Hindistan’da Babür döneminden kalma bazı minyatürlerde soylu kişilerin hizmetkarlarının bu tür sineklikleri taşıdıkları görülür. Sinek kovalamakla görevli bu kişiler sadece sinekleri uzaklaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bir tür yelpaze işlevi görerek ortamda hafif ve serin bir esinti yaratıyordu. Sinek püskülü, aynı zamanda sultanlık ailelerinin çok kullandıkları ve minyatürlerde en çok tasvir edilen bir cisimdir. Hatta bazı sultanlıklarda sultanlığın gücünü temsil eden amblemlerde bile yer almıştır. Bu püskülleri sadece “chamardar” adı verilen özel görevliler taşıyabilir ve sadece onlar kullanabilirdi. Günümüzde eski dönemlerden kalma püsküller tarihi eserler arasında yer almıştır ve müzelerde sergilenir.

Sineklik yapısı
Sinekliklerin saraylarda ve seçkin yerlerde kullanılanları doğal olarak bir sanat eseri niteliğinde olmalı ve saltanatın asaletini göstermelidir. Bunlar arasında yak tüyü takılmış, sapları ince dövülme tekniğiyle gümüş yapılı sineklikler dikkati çeker. Sinekliklerin sapı bir çiçeğin stilize edilmiş taç yapraklarından oluşacak şekilde tasarlanır. Yak tüylerini tepenin etrafındaki bir dizi küçük tutamak tutar. Başın alt tarafındaki ikinci bir küçük yaprak bölümü çiçek tasarımıyla süslenmiştir ve başı saptan ayırır. En uzun bölüm, her iki ucunda da içe doğru sivrilen ve üstte yapraklarla süslenmiş ve sapın etrafından aşağıya doğru bükülmüş gibi görünen süslü bir kulpa kadar gider. Sineklik, küçük ve yuvarlak bir düğmeyle son bulur.

Amritsar
Günümüzde, Amritsar’daki Altın Tapınak’ta kutsal kitabın okunması sırasında, mutlaka iki tane büyük boy püskül kullanılır, sinek kovma ve ortamı serinletme işlemine hiç ara verilmez. Ortamda hiçbir sinek olmasa bile ve kışın soğuk günlerinde bile bu gelenek sürdürülür. Kutsal kitabın geceleri uyku yerine törenle götürülmesi ve sabahları tekrar Altın Tapınaktaki ana yapıya getirilmesi sırasında da mutlaka bir görevli kitabın üzerindeki sinekleri kovma ve ortamı serinletme işlevlerini yerine getirir.

Hacı Meskin
Altın tapınakta kullanılan bu püsküllerden birinin ilginç bir öyküsü vardır. 1850’lerde Lahor’da doğan Mohammed Meskin isimli bir kişi, el sanatları ile çok ilgiliydi ve hayatını bununla kazanıyordu. (Meskin kelimesi mütevazı anlamına gelir.) Çalışma hayatını çoklukla Hac’da Mekke’de geçirdi ve bu nedenle kendisine “Hacı Meskin” ismi verilmişti.
Hacı Meskin, çok yetenekli bir zanaatkardı. Zaman içinde, tahtalardan çok ince teller çıkartma sanatını öğrendi. Bu sanatıyla pek çok ilginç ürünler yarattı.
Ömrünün sonuna doğru sanatının zirvesine ulaştı ve Hindistan’da bol bulunan ama çok kırılgan olan Sandal Ağacından çok ince teller çıkartmaya başladı. Bu telleri gümüş bir sapa bağlayarak bir püskül oluşturdu. Bir püskülde 145 bin tane sandal ağacı teli kullanmıştı. Püskülün tellerinin çok ince olması ve sallandıkça Sandal Ağacının o ünlü kokusunu ortaya yayması inanılmaz bir mistik bir ortam yaratıyordu.

Bhai Hira Singh
Sonuçta ortaya çıkan bu eseri uygun bir yere hediye etmeyi düşündü. Agra yakınlarında Bharatpur kentindeyken Bhai Hira Singh isminde bir Sih’in okuduğu ilahileri dinledi ve Hira Singh’in etkisiyle bu püskülü Altın Tapınağa hediye etmeye karar verdi.

Hediye Püskül
Püskül, 31 Aralık 1925’te Altın Tapınağa törenle sunuldu ve bu olay basında geniş bir yer buldu. Püskül, bir süre kullanıldıktan sonra Altın Tapınak’ın hazinesi olan “Toshakhana” bölümünde koruma altına alınan kırk dört parça eserden biri oldu.
Hacı Meskin, daha sonra aynı püskülden bir tane daha üretti. İkinci püskülü de Mekke’deki Kabe’ye hediye etti.

Püskülün Değeri
‘Toshakhana’daki diğer eserlerle karşılaştırıldığında, bu sandal ağacı parçasının ekonomik değerinin sultanların ve prenslerin hediye ettiği pırlantalı mücevherlerin ve altınların yanında önemsiz olduğu düşünülebilir. Hacı Meskin bir ‘fakir‘di. Bu püskül, günümüzde modern makineler ve aletlerle üretilecek olsaydı, birkaç gün içinde kolaylıkla yapılabileceği, hatta tellerin daha ince olabileceği de açıktır. Hacı Meskin bunu yaklaşık yüz yıl önce yaptı ve elinde birkaç basit bıçak ve kesici aletten başka bir şey yoktu. Ama yapacağı esere bağlılığı ve azmi çok önemli bir davranış olmuştu. Ayrıca kendisi Müslüman inancında olmasına rağmen eserini bir Sih tapınağına hediye etmekte bir sakınca görmedi.
