Altın Tapınak’a girerken ayakkabılarınızı emanete teslim etmeniz istenecektir (ki buna uymaktan başka çareniz de yoktur.) Tapınağın girişinde öyle bir su engeli var ki burada devamlı akmakta olan suya basarak geçmekten başka yol yoktur. Böylece ayaklarınız ister istemez yıkanır ve temizlenmiş olur. Dünyanın belki de hiçbir kutsal yerinde böyle bir tedbir akıl edilmemiştir.
Tapınağa girerken kadın-erkek herkesin başını örtmesi zorunludur. Ayrıca Sih dininin emirleri gereği tapınağa sigara, pipo veya tütün içeren herhangi bir şey sokamazsınız. Bunları da dışarıda bırakacaksınız. Yanınızda sigara varsa çantanızın dibine yerleştirin; burada üst araması yapılmaz ama gene de tedbirli olun.
Huzurlu bir ortam
Altın Tapınak’ta da başka bütün dini merkezlerde olması gerektiği gibi, belirli bir sükûnet içinde olmanız beklenir; telaşla sağa sola koşturmak, yüksek sesle konuşarak şakalar yapmak gibi şeyler pek hoş karşılanmaz. Ayrıca kutsal havuzda yıkanarak arınmaya çalışanların fotoğraflarını çekerken elinizi çabuk tutun, uygun poz yakalamayı bekleyip onları rahatsız etmeyin. Buna karşılık tapınağın herhangi bir yerinde oturup meditasyon yapmayı düşünüyorsanız buna hiç kimse karışmaz.
Dünyanın -belki de- bütün dinlerinde kutsal mekanlar ve ibadet yerleri yüksekte yapılmıştır, buralara “çıkılır”. Altın tapınak ise tam tersine aşağıdadır ve merdivenle inilir. Burada verilmek istenen mesaj, “insan”ın daha yüksek olmasıdır. İbadet yeri ise insandan daha aşağıda olmalıdır. Altın tapınağın dört girişi vardır ve bu “her yönden ve her inançtan gelecek kişilere kapımız açık” anlamına gelir.
Tapınak merdivenlerini inmeye başladığınızda, sizi hoparlörlerden yükselen ilahi sesleri ve mistik bir ortam karşılayacak. Burada Sih dininin kutsal kitabı olan Baba Granth Sahib, 24 saat süreyle kesintisiz olarak okunmaktadır. Havuzun ortasındaki ana yapının içine girdiğinizde ilahileri okuyan rahipleri görebilirsiniz. Kocaman sayfalardan oluşan ve altın iplikten yapılma harflerle yazılmış olan bu kitaba paha biçilmez.
Altın Tapınak içinde gezerken bazı Sihler sizinle ilgilenebilir, konukseverlik gösterir ve size gönüllü olarak rehberlik yapmak isteyebilirler. Bu durum sizi şaşırtmasın; çünkü Sihlerin karakterinde konukseverlik ve başkalarına yardım etme duyguları ön plandadır. Özellikle tapınak içindeyken size gösterilen bu ilgiden kuşku duymayın. Bu konuksever insanlar, sizi kendi dinlerine çekmek için ikna edici konuşmalar yapacak ve gönlünüzü almaya çalışacaklardır. Bu konuşmalarda herhangi bir baskı veya zorla kabul ettirme çabasının olmadığını hissedeceksiniz.
Kutsal Havuz
Ortadaki havuzun çevresini dolaştıktan sonra ana binaya giren köprü şeklindeki geçite geldiğinizde, binaya hemen girmeyin. Girişin sağ tarafında, bağış karşılığı verilen irmik helvasından alın. Bağışın belirlenmiş bir üst sınırı yoktur; ama en az 10 Rupi verseniz yeterli olur. Kurutulmuş muz yaprağından yapılma bir kabın içine konan iki lokmalık helvayı da hemen yemeyin, size daha sonra gerekli olacak!
Şimdi köprülü geçidi geçmeye başlayın. Ana binanın içinde ilahileri okuyan müzisyenleri, altın iplikle işlenmiş devasa boyutlu kutsal kitabı ve içi tümüyle altın kaplı kubbeyi göreceksiniz. Sizinle birlikte onlarca kişi daha bu dar ortama girmiş durumdadır ve arkadan gelenler daha fazla oyalanmadan yürümeniz için sizi iteklemeye başlamıştır bile. Bu sırada kutsal kitabı görür görmez yere kapanarak selam veren Sihleri görevliler yerden kaldırmaya uğraşmaktadır. Bu ortamın mistisizmini bir süre yaşadıktan sonra binanın üst katına çıkmaya başlayın. Bu arada, yaprak tabak içindeki helvanızın bir kısmını bir görevli eliyle almış ve tencerenin içine atmıştır.
Ana binanın birinci katında okunan ve altın ipliklerle işlenmiş olan kitap, en kutsal olandır. Bu kitabın sizin adınıza okunup “hatim” edilmesi için 3.100 Rupi bağış yapmanız gerekiyor. Bu bağışı yapan kişilerin girdiği kuyruk, önümüzdeki 6 yıla kadar dolmuş durumda.
Ziyaretçiler
Altın Tapınağa bir yılda ne kadar ziyaretçi geliyor dersiniz? Şöyle bir karşılaştırma yapalım. Agra’daki Tac Mahal’e 1 yılda 3 Milyon kadar turist gelmektedir. Altın Tapınağa gelen ziyaretçi sayısı ise 1 ayda 3 Milyon kişi civarında.
Tapınağın içindeki kadife kumaştan yapılma örtü de çok önemlidir. Bu örtü, sadece bir gün kullanılır ve sonra başka Sih tapınaklarına gönderilir. Bu örtü, altın ipliklerle işlenmiştir ve bir takımının maliyeti 50 bin Rupi (800 dolar civarı) dır. Tapınağa örtü bağışlamak isteyenlerin kuyruğu da önümüzdeki 1 yıla kadar doludur.
Tapınağın ikinci katındaki balkonlardan bakıldığında, ana salon çok güzel görünür. Burada bir süre oturarak bu eşsiz manzaranın tadına varmaya bakın. İlahilerin büyüsüne kapılarak meditasyon da yapabilirsiniz. Daha önce hiç meditasyon deneyimi yaşamadıysanız buna başlamak için en uygun ortamdasınız. Türkiye’deki yaşantınız artık sizden çok uzakta, kişisel sorunlarınızı da unutun gitsin; burada sadece kutsal bir müzik, kutsal bir ortam ve yoğun bir mistisizm var.
Altın Tapınak Mutfak Bölümü
Ana binadan çıktıktan sonra tapınak içinde gezilecek ikinci önemli yere gitmelisiniz. Herkese ”ücretsiz yemek” verilen mutfak bölümüne. Yüzlerce insanın sürekli ziyaret ettiği bu tapınakta her gelene her an yetecek miktarda, çok basit, ama çok anlamlı bir ikram yapılıyor. Burasının ismi : LENGER, bizim eski dilde leğen anlamında kullanılan bir kelime.
Altın Tapınak’ın tamamında çalışanlar halktan kişilerdir ve burada gönüllü olarak hizmet verirler. Mutfakta ve serviste de gene gönüllüler çalışıyor. Mutfağın yemekhane kısmına geldiğinizde bir görevli size çelik bir tepsi, diğer bir görevli, çelik bir bardak ve kaşık verir. Tek sıra halinde yemekhanenin bulunduğu bölüme çıkarsınız. Burası büyük bir salondur burada ve halinde konulmuş halıların üzerine bağdaş kurularak oturulur. Yerinizi alınca sizden önce gelmiş kişilerin yemeklerini yemekte olduğunu, arka taraftakilerin yemeğini bitirerek birer birer kalktıklarını görürsünüz. Yeni gelenler de sıra ile bağdaş kurarak halıya oturur ve servisin gelmesini beklerler. Böyle büyük kalabalıkların ziyaret ettiği bir yerde, her şeyin basit fakat sistemli bir biçimde çözümlenmiş olması ilginç değil mi?
Yerinize yerleştikten kısa süre sonra çapati servisi başlar, hemen arkasından da Dhal gelir. Size uzatılan çapatiyi tek elinizle almaya kalkışmayın. İki avucunuzu birleştirerek ellerinizi dua eder gibi uzatın. Görevli, avuçlarınıza çapatiyi bırakacaktır. Bu hareketin Sih dininde bir anlamı mutlaka vardır ya da sadece basit bir gelenektir; ne olursa olsun, o anda bu geleneğe uymak şarttır.
Daha sonra mutfağın o anki imkanına göre basit bir yemek verilir. Bazen sütlaç bile veriliyor. Ama en azından Dhal (mercimek çorbası) verileceği kesin. Tapınağın dışındaki yoksullar ve dilenciler için, böyle ücretsiz yemek imkânının sağlanmış olmasının değerini düşünebiliyor musunuz?
Yemekten sonra sütlü çay ikramını bahçedeki devasa çay tankından alabilirsiniz.
Sebzelerin imece usulüyle soyulduğu, çapatilerin pişirildiği ve bulaşıkların yıkandığı bölümleri de gezin. Mutfakta yemek pişirilen dev kazanlarda çorba karıştıranlara da yardım edebilirsiniz.