Hindistan tarihinde Afganistan ve civarından gelen akınların, saldırıların ve işgallerin önemi çok büyüktür. Bu tip işgallerin en eski ve en önemlilerinden birisi, Afganistan’ın orta bölümünde kurulmuş olan Ghur (veya Ghor) hanedanlığından gelenlerdir. Ghurlu Muhammed bu hanedanlığın en önemli lideridir.
Ekteki yazıda Ghur devletinin yapısı, kökenleri ve Hindistana yaptıkları akınları ve işgallerini inceliyoruz.
Kuruluşu
Gur devletinin kurucusu Mu’izzüd-Din Muhammed ibn Sam, Muhammed Ghori olarak da bilinir. Orta Afganistan’daki Ghor bölgesinde 1173’ten 1206’ya kadar hüküm sürmüştür. Ghor’lu Muhammed ve ağabeyi Giyaseddin Muhammed, bu devleti ikili yönetim şeklinde birlikte yönettiler. Büyük ortak Giyaseddin, Firozkoh’daki başkentinden batı Ghorlu bölgeleri yönetirken, Ghorlu Muhammed egemenliğini doğuya doğru genişleterek buraları işgal etmiş ve bölgede 500 yıl sürecek olan İslam egemenliğinin temelini atmıştır. Ghorlu Muhammed, kardeşinin ölümünün ardından yaklaşık üç yıl süresince Ghorlu Sultanı olmuştur.

Ghorlu Muhammedin doğum tarihi tam olarak bilinmiyor. Babası Bahaüddin Sam, 1149 yılında Şansabani Hanedanı’nın Malik’i olmuş, ancak birkaç ay sonra doğal nedenlerle ölmüştür. Sonra Bahauddin Sam’ın kardeşi Alaüddin Hüseyin tahta geçmiş ve kendisine rakip olarak gördüğü Gurlu Muhammed’i ve kardeşini hapsetmiştir. İki kardeş, amcalarının 1161’deki ölümüne kadar hayatlarının erken dönemlerini siyasi mahkûm olarak geçirdiler.

Ghorlu Muhammed’in Afgan/Peştun kökenli olduğu düşünülür. Ancak, bu Hanedanın etnik kökenleri hakkında kesin bir kanıt yoktur. Modern tarihçiler Gurluların Tacik kökenli olabileceğini öne sürmektedir.
“Mevcut sınırlı kanıtlara göre Gur’lular Doğu İranlı Tacik soyundan gelmektedir.”
-David C. Thomas “Gurlu İmparatorluğu’nun Gelgitleri” kitabında

Ghurlu Muhammed ve Hindistana ilk akınlar
12. yüzyılın son yarısında Gurlular Gazne’yi aldı. Ghorlu Muhammed Gazne’ye yerleşti ve burayı Hindistan’a daha fazla akın yapabilmek için bir üs olarak kullandı. Bu sırada kardeşi Giyasedddin, Firuzkuh’taki merkeziyle Orta Asya’daki Gurlu yayılmasını sağlamak için Harezm İmparatorluğu’yla karşı karşıya geliyordu. Gurlu Muhammed ise 1175’ten itibaren Hindistana akınlar düzenlemeye başladı.
Gurlu’lar 1186’da Pencap‘ı işgal ettikten sonra kuzeydeki topraklara saldırdı, ancak Rajput şefleri tarafından püskürtüldü.
Gurlu Muhammed 1175’te Hayber Geçidi yerine Gomal Geçidi’nden geçerek İndus Nehri’ni aştı. Bu geçit, Hindistana ulaşmak için daha kısa bir yoldu. İlk seferini Multan’daki Şii inançlı Karmatilere karşı yaptı. Karmatiler yenildi ve Gurlu Muhammed 1175’te Multan’ı ele geçirdi.
Ertesi sene, Uch’a yürüdü. Kaleyi kuşattığında, Uch’un Rajput kraliçesine bir teklifte bulundu. Fethinde kendisine yardım etmesi ve kocasını öldürmesi halinde onunla evlenmeyi vaat etti. Kraliçe, kocasını zehirledi ve kalenin fethinden sonra Gurlu Muhammedin kraliyet hazinesini yağmalamaması şartıyla güzel kızını evlendirmeyi teklif ettiğini belirtti. Muhammed teklifi kabul etti ve kızla evlenerek onu Müslüman yaptı.
Kısa bir süre içinde Muhammed Guri, İndus nehrini geçti ve kuzeye doğru genişlemesini kolaylaştırmak için Sind bölgesiyle çevresindeki yerlerin çoğunu aldı. Sind bölgesinden sonra bugünkü Rajasthan ve Gujarat eyaletine doğru yürüdü. Ancak Rajput gazilerinden oluşan zorlu bir ordu karşılarına çıktı. Gur’lular Rajasthan’ın kurak çölünü geçmek zorunda kaldı ve bu sırada çok zayiat verdi. Yorgun ve zayıf düşmüş kuvvetleri nedeniyle Gurlu birlikleri Rajput ordusuna yenildi. Gurlu Muhammed büyük zorluklarla sağ kurtuldu.

Gaznelilere karşı sefer
Muhammed bu sefer rotasını değiştirdi ve kuzeyde Lahor’daki Gaznelilere yöneldi. 1180’de Peşaver’i aldı. Daha sonra Lahor’a yöneldi. Lahore valisi Gurlu üstünlüğünü kabul etti ve ayrıca oğlu Melikşah’ı gelecekte davranışlarının değiştirmeme garantisi olarak rehin bıraktı. Muhammed 1185’te tekrar Lahor üzerine yürüdüğü için bu anlaşma kısa sürdü, Gaznelileri ortadan kaldırmak üzere 20 bin kişilik bir süvari kuvvetiyle Lahor’u kuşattı. Kısa süre sonra garnizon teslim oldu. Böylece Muhammed Ghuri, Gaznelileri devirmiş oldu.
1194’te Hindistan’a yöneldi. 50 bin askerden oluşan bir orduyla Jamuna nehrini geçerek bugünkü Uttar Pradesh ve Bihar’da geniş topraklara hükmeden kral Jayachandra ile karşılaştı. Yapılan savaşta tesadüfi bir ok Jayachandra’yı öldürene ve orduları bozguna uğrayana kadar Gurlu kuvvetleri başarıdan uzak kaldı ama sonuçta zafer gene onların oldu. Gurlular Kannauj’u ele geçirdikten sonra kutsal Kāshí şehrini (Varanasi) yağmaladı ve buradaki birçok Hindu tapınağını yıktı.
1196’da Delhi’nin güney kanadını kısa bir kuşatmadan sonra ele geçirdi. Yeni fethedilen bölge, kıdemli kölesi Bahauddin Turghil’in emrine verildi.
Muhammed’in köle komutanları Gurlu imparatorluğunun genişlemesini sürdürdü ve Rajasthan, Malwa ve Ganj Vadisi’ndeki Kalinjar’a kadar olan bölgedeki Rajput kalelerine baskınlar düzenledi. 1200’lerin ilk on yılında, Gur’lu Muhammed, Ganj Havzası’nın batısındaki Bihar ve Bengal eyaletlerinde Gurlu nüfuzunu genişletti. Bengal bölgesindeki Lakhnauti’ye kadar ilerledi.
Mart 1203’te kardeşi bir hastalık sonucunda Herat’ta öldü ve Muhammed, Gurlu hanedanının tek hükümdarı olarak onun yerine geçti.

Kısa bir süre sonra Harezm İmparatorluğu’na karşı bir askeri sefer başlattı. Harezm başkenti kuşatıldı, ancak Harezmliler Kara-Hanlı Hanlığı’ndan ve Kara-Hitay Hanlığı’ndan yardım alınca işler tersine döndü. Gurlu kuvvetleri geri çekilmeye çalıştı, ancak köşeye sıkıştırıldılar ve Amu Derya Nehri yakınlarında çatışmaya zorlandılar. Savaş Gur’lu Muhammed için tam bir felaketle sonuçlandı. Gur’lu ordusu katledildi. Gur’lu Muhammed kendi hayatı karşılığında Kara-Hitaylara büyük bir fidye ödemek ve ayrıca Harezmşah’lı II. Muhammed ile barış yapmak zorunda kaldı. Bu yenilginin ardından Gur İmparatorluğu topraklarında çok sayıda isyan çıktı.
Hindu inançlı Hokharlar, Muhammed’in Lahor ve Gazne arasındaki ikmal hattını keserek isyan ettiler. 16.-17. yüzyıl tarihçisi Firişta’ya göre, Hokharlar “Müslümanları öldürmeyi cennete giden yol” olarak gören “rezil bir ırk”tı. Muhammed isyanı bastırmak için kölesi İltutmuş komutasında bir kuvvet gönderdi, ancak daha sonra kendisi 1205’in sonlarında Hindistan’a doğru son bir sefere çıktı. Kutbeddin Aybek ve İltutmuş’un çabalarıyla yapılan savaşta Hokhar’lar bozguna uğratıldı. Savaştan sonra Muhammed, Hokhar’lara yönelik genel bir katliam emri verdi, ele geçirdiklerinin bir kısmını köleleştirdi.
Gurlu Muhammed Gazne’ye dönerken 1206’da İndus Nehri yakınlarında İsmâilî inancındaki Müslümanlar tarafından öldürüldü. Ölümünden sonra Gur İmparatorluğu çöktü.
Gur hükümdarlığının temelini oluşturan Türk kökenli Memlük generalleri imparatorluğun parçalanan kalıntılarından kendi devletlerini kurdular. Bengal ve Herat bölgesi Gur İmparatorluğu’ndan koptu. Ancak köle generalleri kısa bir mücadeleden sonra 1206’da Delhi Sultanlığı’nı kurdular.
Ghurlu Muhammed öldüğünde yerine geçecek çocuğu yoktu. Bir kızı vardı ve o da ölmüştü. Gurlu Sultanı olarak yerine geçecek oğlu yoktu. İmparatorluğun bir çok bölgesinde onun yerine geçenler Türk Memlük generalleri oldu.
Ölümünden önce şöyle bir öngörüde bulunmuştu: “Diğer hükümdarların bir ya da iki oğlu olabilir; benim binlerce oğlum var, Türk kölelerim, hükümdarlığımın mirasçıları olacaklar ve benden sonra bu topraklarda adımı Hutbe’de korumaya özen gösterecekler.”
– Gurlu Muhammed








