Buda’nın doğumu, yaşamı, fikirleri, aydınlanması ve ölümü hep Hindistan coğrafyasında olmuştur. Doğduğu yer olan Lumbini’nin şimdi Nepal toprakları içinde olması dışında Buda, tamamen bir Hintli’dir. Fikirleri ve öğretileri ise günümüzde Hindistan’dan çok Tibette ve Tayland, Kamboçya gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde taraftar bulmuştur. Bu yazıda Buda’nın yaşamından bazı ana hatları paylaşıyorum.
Yaşamı
Buda, Sakya kabilesinin genç bir prensiydi, lüks içinde büyüdü, hayatın gerçekleriyle (üzüntü, hastalık ve ölüm) karşı karşıya kaldığında, bunlara dayanamayacağını anladı. Tam ismi, Siddhartha Gautamaydı ve MÖ 571 – 485 yılları arasında yaşadı. Tüm yaşamında acıdan ve karma bağlarından nasıl kurtulunur ve hayatın gerçek anlamı nedir gibi soruların cevaplarını bulmaya çalıştı.
Böyle bir arayış içine girmek çoğu kişi için yapılması çok zordu. Bunu yerine getirmek için, ailesinden, sahip olduğu zenginliklerden ve kendisine miras kalacak olan küçük krallığından uzaklaşmak zorundaydı. Arayış, uzun yıllar sürdü. En sonunda, bir Hint İnciri ağacının altında aydınlanmaya ulaştı ve dünyanın en büyük inançlarından biri olan Budizmin kurucusu, yani “Aydınlanmış Bir” oldu.
Aydınlanması
Buda’nın aydınlanmaya ulaşmak için izlediği yol; iç gözlem, sadelik, denge, şefkat ve sevgi yoluydu. Bu ideal, Hindistanda, Güney Asya’da, Assam’dan Afganistan’a ve Keşmir’den Sri Lanka’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada taraftar buldu. Daha sonra Çin, Kore, Japonya, Orta Asya ve Moğolistan’da yüz binlerce izleyici bularak yayıldı.
Buda’nın hayat hikayesini izlersek Nepal’deki Lumbini’de bulunan doğum yerinden Kuzey Hindistan’a doğru gitmeli; altında aydınlandığı Hint İnciri ağacının bulunduğu Bihar eyaletinin Bodh Gaya bölgesine gelmeli; ilk dersini verdiği Sarnath şehrine ve vefat ettiği Kushinagar kasabasına ulaşmalıyız.
Buda, vefat ettiğinde 80 yaşındaydı. Budistler, Buda’nın Kushinagar’da vefatını Parinirvana, ya da Nirvana’nın en üst aşaması olarak kabul ederler. Buda’nın ölümünden hemen önce bir öğrencisi, ölümünden sonra ona saygılarını en iyi nasıl sunabileceklerini sordu. Buda’nın cevabı: “İnançlı birinin ziyaret etmesi ve saygı duyması gereken dört yer vardır” şeklinde oldu. Bu dört yer; Lumbini, Bodh Gaya, Sarnath ve Kushinagar’dır.
Buda’nın ayak izlerini takip ederken, binlerce yıldır bu dört bölgeye nasıl saygı duyulduğuna, bilgeler, hacılar ve imparatorlar tarafından nasıl ziyaret edildiğine bir bakalım.
Lumbini: Buda’nın Doğum Yeri
Siddhartha Gautama’nın annesi Maya Devi (veya Maha Maya), Kapilavastu krallığından Devadaha krallığına doğru yol alırken, Lumbini’de bir ağacın altında doğduğuna inanılıyor.
Buda’nın doğduğu bu yer, Budistlerce kutsal olarak kabul ediliyor. Günümüzde Nepal’in Rupandehi bölgesindedir. Hindistan’da Gorakhpur şehrine yaklaşık 125 km uzaklıktadır. Bu yerde şimdi “Ebedi Barış Ateşi” yanıyor.
Lumbini’ye birkaç yüzyıl sonra, çoğu Budist rahip olan Çinli gezginler geldi ve Buda’nın doğduğu yerin burası olduğunu tanımlayan kayıtlar bıraktı. Lumbini’de yapılan kazılarda, birkaç yüzyıl öncesinden kalan bir çok stupa, manastır ve tapınak kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bu kalıntılar arasında Buda’nın annesinin adını taşıyan Maya Devi Tapınağı adlı bir yer de var. Lumbini kenti, günümüzde dünyanın en önemli Budist hac merkezlerinden biri olmaya devam ediyor.
Bodh Gaya: Aydınlandığı Yer
Siddhartha Gautama, Bihar eyaletindeki Gaya kasabasındaki bir ağacın altında 7 hafta boyunca meditasyon yaptı. Bu meditasyon sırasında aydınlanmaya, yaşamın anlamına ve Nirvanaya ulaşma yoluna dair bilgilere ulaştığına inanılmaktadır.
Gaya kasabasının ismi daha sonra Buda’nın ismine gönderme yapılarak “Bodh Gaya” oldu – ve altında aydınlandığı ağaç da kutsal Bodhi ağacı olarak tanındı. Ünlü, Mahabodhi Tapınağı da buradadır. Tapınağın çevresinde Buda’nın aydınlandıktan sonra meditasyon yaptığı diğer kutsal yerler de vardır.
Günümüzde, Bodh Gaya’da Budizm’in tüm büyük okullarını temsil eden Budist tapınaklar ve manastırlar ile Budizm’i uygulayan bütün devletlerin kendi tarzlarına uygun olarak kurduğu Budist tapınaklar bulunuyor.
Sarnath: Buda’nın ilk dersini verdiği yer
Varanasi’de Gautama Buddha’nın aydınlandıktan sonra ilk dersini verdiği yer olan Sarnath kenti vardır. Budist yazıtlara göre, Buda, Sarnath kentinde Sangha’nın yani keşiş yaşantısının temelini attı. Birçok tarihçi, Buda’nın o sırada önemli bir kutsal merkez olan Varanasi’ye yakınlığı nedeniyle Sarnath’ı seçtiğine inanıyor.
Buda’ya aydınlandıktan sonra kendisine eşlik eden beş kişinin onu terk ettiği ve Sarnath’a yerleştiği Budist metinlerde yazılıdır. Buddha, aydınlanmaya ulaştıktan sonra, ulaştığı seviyeyi gören ve bilen kişiler bulması gerektiğini hissetti. Böylece Sarnath’ta ilk dersini; ‘hakikat çarkının dönüşü’ bilgisini verdi.
Kushinagar ve Buda’nın Mahaparinirvana’ya ulaşması
“Her şey bozulur, gayretle hedefinize yönlenin.” Bunların Buda’nın son sözleri olduğuna inanılıyor. Buda’nın ölümü sırasında bu yerin ismi Kushavati’ydi. Burası, Malla aşiretinin krallığının başkentiydi. Tarihsel kayıtlarda eski Kosala krallığının başkentlerinden biri olmuştu.
Budist kutsal kitabı olan Tipitaka’ya göre, Buda doyurucu bir yemek yedikten sonra birkaç gün süreyle hasta yattı. Son sözlerini ve talimatlarını öğrencisi Ananda’ya emanet ettikten sonra sağ tarafına uzandı, sağ elini başının altına koydu ve sessizce bu dünyadan geçti.
Kushinagar’daki eserler Hindistan Arkeoloji kurumu tarafından yapılan araştırmalar sırasında ortaya çıkarıldı. Bugün, Kushinagar’da Buda’nın yakıldığı yerde tuğladan yapılma büyük bir stupa duruyor ve ona bitişik olarak ünlü Parinarvana Tapınağı’nın kalıntıları da orada bulunuyor.