Yazı dizimizde Sih dininin çeşitli Guruları hakkındaki destanları Sih Guruları Hikayesi 1 başlığı altında aktarıyoruz. Yazıda ekli olan fotoğraflar Delhi’de Chandi Chowk yakınındaki Bhai Mati Das – Sih Müzesinde sergilenmekte olan orijinal tablolardan alınmıştır. Açıklama yazılarının bir kısmı her fotoğrafın yanındaki metinlerden alınmış, bir kısmı ise kendi araştırmalarım ile derlediğim bilgilerdir.
Bu serinin ilk bölümünde Guru Nanak ve Guru Angad hakkındaki destanlar var.
Her dinde çeşitli dini kişilikler hakkında pek çok hikayeler ve destanlar anlatılır. Bu destanların doğru olup olmadığı, anlatılanların abartılı olup olmadığı pek de sorgulanmaz. Belki de doğru olan davranış bunları sorgulamadan oldukları gibi kabul etmektir.
Guru Nanak
Doğum tarihi 15 Nisan 1469
Doğum yeri : Rai Bhoeki Thalwandi (Pakistan)
Guruluk dönemi : 1459 – 1539
Babası Sri Mehta Kalu Annesi : Mata Tripta Devi
Eşi : Bibi Sulakhani
Çocukları : Baba Sri Chand ve Baba Lakhmi Chand
Ölüm tarihi ve yeri ; 22 Eylül 1529 – Kartarpur

Bir yoksulun evinde yemek yemesi
Guru Nanak, Lahor’da insanlara dürüst yaşamayı öğrettikten sonra ailesini görmek için Talwandi’ye döndü. Kısa bir süre burada kaldıktan sonra, yol arkadaşı Mardana ile birlikte Hinduların kutsal hac yerlerini ziyaret etmek üzere uzun bir yolculuğa çıktı. Yolda Bhai Lalo’nun Saidpur’daki (günümüzde Pakistan’da) atölyesine ulaştılar.
Bhai Lalo hayatını dürüstçe çalışarak kazanıyordu. 1452 yılında Saidpur (Pakistan) köyünde doğdu. Bhai Lalo, Guru Nanak’tan yaklaşık on yedi yaş büyüktü. Lalo iki kutsal kişinin kendisini ziyarete geldiğini görünce işini gücünü bir kenara bırakıp onlar için bir yatak serdi ve onlara öğle yemeği getirmeye gitti.
Mutfağın bir evdeki en saf ve temiz yer olması gerektiğinden, Bhai Lalo, Guru Nanak’ın mutfağa gelmesini ve yemeğini yemesini istedi. Guru,” Bhai Lalo, bizim için her yer temiz ve saftır. Lütfen yemeği buraya getirin.” Böylece yemek getirildi. Mardana yemeği üç parçaya böldü ve hep birlikte yediler. “Bu yemeğin tadı nektar gibi, içine ne koydunuz?” diye sordu Bhai Mardana.
Guru Nanak şöyle cevap verdi: “Bu tattığın doğruluk ve dürüstlüğün lezzetli tadıydı. Bu tat, dünyevi lezzetlerin deneyiminin çok üstündedir.”
Bir gün şehrin yüksek bir devlet memuru olan Malik Bhago halka açık bir ziyafet verdi. Guru Nanak’ı da ziyafete davet etti. Guru, “Biz fakiriz, senin ziyafetinde ne işimiz var?” diyerek daveti reddetti. İkinci kez davet edilmesi üzerine Guru Nanak yanına Bhai Lalo’yu alarak Malik Bhago’nun evine gitti. Malik Bhago büyük bir öfkeyle Guru’ya şöyle dedi: “Düşük kasttan bir marangozun evinde kuru ekmek yiyerek Kshatriya’ları onurlandırıyorsun. Benim ziyafetim sana lezzetli yemekler sunacak. Neden yemeyi reddediyorsun?”
Guru Nanak Bhai Lalo’nun kuru ekmeğini sağ eline, Malik Bhago’nun kızarmış tatlı krepini de sol eline aldı. Sağ elini sıktığında orada bulunanlar ellerinden süt damladığını görmüşler. Malik Bhago’nun kızarmış kreplerinin olduğu sol elini sıktığında, herkes ondan kan damladığını gördü.
“Bak Malik Bhago, fakirlere karşı zulüm ve yolsuzlukla toplanan servet, onların kanını emmek gibidir. Beni kana ortak olmaya davet ettin, yemeği süt gibi saf bıraktın. Bunu nasıl kabul edebilirdim?” dedi. Malik Bhago buna cevap veremedi. Öte yandan Bhai Lalo dürüstlüğün ve çalışkanlığın simgesiydi. Guru’ya göre dürüstlükle az para kazanmak, dolambaçlı ve hileli yollarla büyük bir servet biriktirmekten daha iyiydi.
Daha önce görülmemiş bir cesaretle kast sistemine ve otoriteye meydan okuyabilen bir Guru’nun kırsal bölgeleri dolaştığı haberi her yere yayıldı. Giderek daha fazla insan Guru Nanak’ın aydınlatıcı sözlerini dinlemeye geldi. Bhai Lalo, Guru Nanak Dev tarafından İlahi İsmin mesajını yayması için kutsanmıştı. Dindar bir Sih oldu ve Saidpur halkına Guru’nun müjdesini vaaz etti.

Yeni bir köy yaratması
Guru Nanak, yoksulluğun yalnızca kendi kendine yardım ve girişimle ortadan kaldırılabileceğini öğretmiştir.
Bir keresinde bir köye gitmiş ve orada gecekondulardaki yaşamı görünce çok üzülmüş. Daha sonra Basti’nin ateşe verilmesini emrettikten sonra, yerine yeni ve temiz bir köyün yeniden inşa edilmesine yardımcı olmuştur.

Mardana ile dostluğu
Guru Nanak’ın yaptığı kapsamlı yolculuklar boyunca uzun süre yoldaşı olan kişi Müslüman inancındaki Bhai Mardana’ydı. Bhai Mardana, Pakistan’da Mirasi bir çiftin oğlu olarak dünyaya geldi. Mirasiler kalıtsal olarak ozandır.
Bhai Mardana, Guru’dan on yaş büyüktü ve onun çocukluk arkadaşı ve yoldaşıydı. Guru Nanak Dev ve Bhai Mardana aynı köyde doğmuş ve büyümüşlerdir. Miharban Janam Sakhi, Mardana’nın Guru’nun çocukluk günlerinden beri arkadaşı olduğunu ve ona Bhagat şarkılarını okuyan kişi olduğunu söyler. Guru Nanak Dev küçük bir çocukken Bhai Mardana’ya ilahiler söylerken çalması için sazlardan yapılmış yaylı bir çalgı vermişti.
Guru Nanak’ın cömertliği ve misafirperverliği hakkındaki hikayeler çok geniş bir alana yayıldı. Evli bir kişi olan Mardana, Sultanpur’u ziyaret etmek ve onun lütfunu almak istedi. Sultanpur’a gitti ve bir daha asla Guru Nanak’tan ayrılmadı. Artık işi, Guru Nanak Tanrı’nın yüceliğini anlatırken yanında oturup Rabab çalmaktan ibaretti.
Guru Nanak mesajını duyurmak için dünyaya açılmaya hazırlandığında, Mardana’yı kendisine eşlik etmeye davet etti. Mardana tereddüt etti, çünkü kızı evlenene kadar ailesinden ayrılmak istemiyordu ve bunun için yeterli parası yoktu. Guru Nanak’ın öğrencilerinden biri olan Bhai Bhagirath gerekli erzakları satın aldı ve Mardana kızını evlendirebildi. Artık seyahatlerinde Guru Nanak’a eşlik etmeye hazırdı

Baba Buda ile karşılaşması
Gençliğinde bir gün köyün dışında sığır otlatırken Guru Nanak oradan geçiyormuş. Bura isimli bir kişi, Guru Nanak’ın yanına gitmiş ve elinde bir kase sütle ona saygı sunmuş ve şöyle dua etmiştir:
“Ey yoksulların koruyucusu! Bugün seni gördüğüm için çok şanslıyım. Şimdi beni doğum ve ölüm çemberinden kurtar.”
Guru dedi ki: “Sen sadece genç bir adamsın ama yine de çok bilgece konuşuyorsun.” Sonra Guru Nanak’a bir hikaye anlattı: “Bazı askerler köyümüzün yanında kamp kurdular ve sonra tüm ekinlerimizi biçtiler, olgun olanları ve olgunlaşmamış olanları da. Sonra aklıma geldi ki, hiç kimse bu ayrım gözetmeyen askerlere engel olamazken, ölümün genç ya da yaşlı bize elini sürmesini kim engelleyebilir ki?”
Bunun üzerine Guru Nanak şu sözleri söyledi: “Sen bir çocuk değilsin; yaşlı bir adamın bilgeliğine sahipsin.” O günden sonra Bura, Bhai Buddha olarak tanınmaya başladı, Pencap dilinde “Buddha”, “Bilge” anlamına gelir (bilgelik genellikle sadece yaşla birlikte gelir). Daha sonra, yaşı ilerlediğinde, Baba Buda olarak tanındı.

Baba Buda’nın ormana çekilmesi
Guru Nanak tarafından kutsanan Baba Budha, kendisinden sonra gelen Gurulara yol gösterme konusunda eşsiz bir ayrıcalığa sahipti. Aktif hizmete geçtikten sonra Bir isimli ormana çekilmiş ve burada öyle bir ortam yaratmıştır ki kaplanlar, keçiler, tavus kuşları ve yılanlar ile göllerin ve geniş yeşilliklerin ortasında uyum içinde yaşamıştı.

Bağdat’ı ziyareti
Guru Nanak on altıncı yüzyılın başlarında Kabeyi ziyaret etmiş, Mekke ve Medine’den dönerken Bağdat şehrine gelmiştir. Bağdat’ta Guru Nanak’a adanmış bir türbenin var olduğu söylenir. Guru Nanak burada bazı yerel Sufi azizleriyle söyleşiler yapmıştı. Guru ve yoldaşı Mardana’nın mola verdiği bir yerde bir anma platformu vardı. Birkaç yıl sonra burada bir oda inşa edilmiş ve içine Osmanlıca bir yazıt bulunan bir taş levha yerleştirilmişti.
Levhanın üzerinde şöyle yazmaktadır:
Bak, yüceler yücesi Rab, heybetiyle ne diledi
Aziz Baba Nanak için yeni bir yapı inşa edilsin.
Yedi yardım etti ve bu kitabe ortaya çıktı:
Kutsanmış mürit faziletli bir iş yaptı.
O zaman bunun karşılığını versin!
Kitabe Hicri 927 tarihlidir. Guru Nanak’ın hayatıyla ilgili araştırmalarda Bağdat’a yaptığı ziyaret hakkında net ve kesin bilgiler vardır. Bu olayla ilgili en eski tanık Guru Nanak’tan on iki yıl sonra doğmuş olan Bhai Gurdas’tır. Gurdas, Guru Nanak’ın döneminde yaşamış olan bazı öğrencileriyle ve başka bazı kişilerle yakın temas halinde olmuştur.
Bhai Gurdas, Guru Nanak’ın Bağdat ziyareti hakkında “Baba, yani Guru, Bağdat’a doğru yola çıktı ve şehrin dışına yerleşti” demektedir. Bhai Gurdasın aktardığı bu bilgi Guru Nanak’tan yaklaşık 60 yıl sonrasına aittir. İfade açık ve nettir ve Guru’nun şehrin dışında oturduğu sözleri bu bağlamda özellikle anlamlıdır.
Janam Sakhiler. onun Şeyh Abdülkadir Gilani ve Behlül Şah ile görüştüğünden bahseder ama bu referanslar tarih hatası içermektedir. Guru Nanak, bu Sufi azizlerin müritleri ya da torunlarıyla görüşmüş olabilir, ancak bu Sufi azizlerin kendileriyle görüşmüş olması tarih olarak mümkün değildir.
Yazıt ilk olarak I. Dünya Savaşı sırasında Irak’a giden Hint ordusundaki Sih dini üyesi askerler tarafından keşfedilmiştir. Bu konu o zamandan beri pek çok spekülasyona ve bilimsel tartışmaya yol açmıştır.

Guru Angad
Doğum tarihi: 31 Mart 1504
Doğum yeri : Matte Di Sarai
Guruluk dönemi : 1539 – 1552
Babası: Baba Pheru Mail, Annesi: Mata Sabhrai
Eşi: Mata Khivi
Çocukları: Baba Dasu ve Baba Dattu, Bibi Amro, Bibi Anokhi
Ölüm tarihi ve yeri: 29 Mart 1552 Khadur Sahip

Hastalara yardım etmesi
Guru Angad Dev, her gün, sabah ibadetinden ve kirtanından sonra hastalarla ilgilenir ve muhtaçlara yardım ederdi.
Guru Angad Dev, hiç kimsenin diğerinden üstün olmadığı ve hiç kimsenin açgözlülük veya bencillik yoluyla başkalarının haklarına tecavüz etmesine izin verilemeyeceği kastsız ve sınıfsız bir toplumu savunuyordu. Üyelerinin bir aile gibi yaşadığı, birbirlerine yardım ettiği ve destek olduğu bir toplum hayal ediyordu. Bu eşitlik idealini sadece vaaz etmekle kalmadı, aynı zamanda uyguladı. İnsanlar arasında eşitliğin kabulünü teşvik etmek için Guru, kast veya statü gözetmeksizin herkesin aynı sırada oturduğu ve aynı yemeği yediği bir topluluk mutfağı kurdu. Bu mutfak geleneğine o dönemden beri bütün Sih tapınaklarında devam edilmektedir.
Guru Angad Dev şöyle demişti: “Kendisi yaratır, ey Nanak; çeşitli yaratıkları O kurar. Kim kötü olarak adlandırılabilir ki? Her şeyin bir Rabbi ve Efendisi vardır; O herkesi gözetir ve herkesi görevlerine atar. Bazılarının daha azı, bazılarının daha fazlası vardır; hiç kimsenin boş kalmasına izin verilmez.”
Ayrıca Guru, Tanrı’yı yüceltmek için tek tip bir yol benimsemenin önemini ve eşitliğe dayalı bir toplumsal örgütlenmenin faydasını vurgulamıştır. Farklı inançlara ve çeşitli sosyal statülere sahip insanların Üstad’ın ilahilerini dinlemek ve asil bir yaşam sürmek için ilham almak üzere bir arada oturduğu kutsal bir cemaat “Sangat” kurmuştur.

Eşinin Lenger çalışmaları
Mata Khivi, eşinin kurduğu mutfakta fiilen çalışmaktan çok daha fazlasını yaptı. Temas ettiği herkes için sevgi dolu bir atmosfer yaratırdı. O ve Guru Angad Dev çocuklara çok düşkündü. Yalnızca kendi çocuklarına değil, topluluktaki tüm çocuklara sevgi ve şefkat gösterirlerdi. Bağlılıkları o kadar güçlüydü ki buna tanık olan herkese güzel bir örnek teşkil ediyordu. Guru çocuklarla vakit geçirmekten büyük keyif alıyor, onlara Pencap yazısının öğrenmesi daha kolay olan değiştirilmiş bir versiyonunu öğretiyordu.
Kendi icadı olan bu yeni yazı, kısa sürede Gurmukhi yazısı olarak tanındı. Guru Granth Sahib’in yazıldığı bu alfabeyi yaygınlaştırdığı için kendisine büyük saygı gösterilir.
Çocuklara okuma yazma öğretmek için her gün özel bir zaman ayırırdı. Daha sonra çocukları oyun oynarken izler ve sık sık hep birlikte güreş karşılaşmalarını seyrederlerdi. Guru, bu oyunlardan cemaati için dersler çıkarırdı.
Guru Angad, Bhai Bala ve başka müritlerin yardımıyla Guru Nanak’ın İlk Yaşam hikayesini yazdı ve bu eser Pencap dilinde yayınlanan ilk düzyazı oldu.
Mata Khivi eşinin ölümünden sonra otuz yıl daha yaşadı. Tüm bu süre boyunca topluma hizmet etmeye ve Guru’nun eviyle (Sih tapınağıyla) ilişkisini sürdürdü.
Guru Angad görevi Guru Amar Das’a devrettiğinde oğlu Datu kendisine Guru olma hakkının verilmediğini iddia etti. Bazı arkadaşları kendisini varis ilan etmesini söylüyordu. Datu, takipçilerini yanına aldı ve kendi başlarına ilahiler söylemeye başlayarak Guru’luk iddia etmeye başladı. Mata Khivi, bu duruma çok üzgündü.
Datu’nun zaman zaman ortaya çıkan baş ağrıları vardı. Bunlar başladığında Khivi onu sorumluluğunun çok fazla olduğuna ikna etmeyi başardı. Baş ağrısını tedavi etmenin tek yolu gerçek Guru’ya geri dönmek ve ondan af dilemekti. Oğlunu Guru Amar Das’a götürdü, Guru Amar Das onları yarı yolda karşılamaya çıktı. Yapılan her şey affedildi. Datu’nun baş ağrıları böylece kayboldu.
Khivi, Guru Amar Das’ın mutfağını yönetmeye devam etti. Öldüğü güne kadar çocuklarıyla gurur duydu. Kızı Bibi Amro, Sih dininin bir vaizi olmuştu. Görev yaptığı yerde bulunan eski bir gölet, günümüzde onun anısına Bibi Amro Da Talab adını taşımaktadır.

Baba Amar Das ile buluşması
Baba Amar Das ilk buluşmasında Guru Angad Dev’in önünde eğildiğinde Guru onu kucakladı. Baba, Guru Angad Dev’in banyo yapması için uzak bir yerden su getirerek ona hizmet etti. Guru’nun 1552’de ölümünden sonra Baba Amar Das, Guru olarak kutsandı.








