Kazi Nazrül İslam ve Atatürk

0
6
Kazi Nazrül İslam ve Atatürk

Hindistanın Bengal bölgesinde doğmuş Müslüman bir şair, müzisyen, isyankar ve vatanseverdir. Bengali dilini en iyi kullananlardan birisi olarak pek çok ödül almıştır. Tagore döneminde yaşadığı için biraz onun gölgesinde kaldığı da söylenir. Bestelediği şarkılardan birisi olan “Chal, chal, chal” daha sonra Bengaldeş’in milli marşı olarak kabul edilmiştir.

Nazrül İslam, 18 yaşında İngiliz – Bengali ordusuna gönüllü olarak katılmış ve askerliğini Karachi’de tamamlamıştır. Hindistanın İngiliz işgalinden kurtulması için pek çok çalışmaya katılmış ve bu çalışmalarında Atatürk’ü örnek almıştır.

Bu yazıyı https://www.ssoar.info/ssoar/bitstream/handle/document/89244/ssoar-briq-2023-4-mohammad-Nationalism_within_the_Ummah_A.pdf adresindeki makaleden özetleyerek aktarıyorum.

İngiliz ordusuna katılması

Kazi (Gazi) Nazrül İslam, İngiliz-Hint ordusuna katıldığında henüz on sekiz yaşındaydı. Yıl 1917’ydi ve İngiltere ile Almanya arasındaki savaş sona ermek üzereydi. 

Hindistanın Bengal eyaletinin taşrasında 10. sınıfa giden Müslüman bir öğrencinin ölüm korkusunu umursamadan orduya katılması sıra dışı bir olay sayılmalıdır.

İngiliz İmparatorluğu, Bengalli Müslümanları dünyadaki tüm Müslümanların umudu haline gelmiş olan Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşta kullandı. Osmanlı tarafı bu savaşta başarılı oldu. İngiltere, Yeni Zelanda ve Avustralya donanmalarının ortak saldırısını Çanakkale Boğazı’nda engelledi. Türk halkının gelecekteki kahramanı Mustafa Kemal, bu savaşın başarılı lideriydi. Ünü bu süre içinde çok yayıldı.

Başka bir savaş alanında Osmanlı ordusu, Bağdat’ın 160 km güneyindeki Kut’ta bulunan İngiliz garnizonunu ele geçirdi. Bu savaş Kut’ül Amare Kuşatması olarak bilinir. Garnizonun teslim olmasının ardından kurtulanlar Halep’te hapsedilir. 

Kut’ül Amare’nin düşüşü sırasında İngiliz-Hint ordusu insan gücü yetersizliği nedeniyle zor durumda kalmıştı. İngiliz hükümeti Hindistan vilayetlerinden asker topluyordu. Bengal’den asker almak gibi bir planları yoktu. Bunun nedeni, Bengallilerin iyi bir savaşçı olmamalarıydı. Gene de İngiliz hükümeti 1916 yılında Bengalli birliklerden oluşan bir bölük kurmayı kabul etti. Bu süreçte Bengal’den çok sayıda muharip olmayan asker ile vasıflı ve vasıfsız işçi de askere alındı. Bu ilk birliğe Bengali Çifte Bölüğü ya da Bangali Paltan adı verildi. 

Bundan 10 ay sonra, neredeyse tamamı Batı Hindistan’dan gelen yeni askerlerden oluşan İngiliz-Hint Ordusu, Kut, Bağdat ve aradaki başka bölgeleri fethetti.

Bu arada Hindistan’da gelişen Hilafet Hareketi, Anadoluda Mustafa Kemal Paşa tarafından başlatılan direniş hareketine maddi yardım gönderme kararı aldı.

kazi ordu
Nazrül İslam orduda © Wikimedia Commons

Kazi Nazrul İslam Osmanlı Karşıtı Savaşa Neden Katıldı?

Kazi Nazrul İslam’ın bir arkadaşı “İngilizlerin Bengalli gençleri motive etme çabası devam ediyor” diye yazmıştı. “…her şehirde posterler asılmış. Bu posterlerdeki resimler ne kadar tuhaf, duruşları ne kadar tuhaf ve dilleri ne kadar tuhaf!” Ayrıca şunları söyledi: “Bengalli’lerin savaşçı olmadığını, korkak olduğunu kim söylüyor? Bu utancı ortadan kaldırmak ulusun görevidir ve bunu yalnızca Bengal gençliği yapabilir. Hemen harekete geçin. Bengali Paltan’a katılın!”.

Bu ifadeler üzerine Kazi Nazrul İslam ile birlikte pek çok Bengalli genç, yeni kurulan 49. Bengal müfrezesine katıldılar. Kazinin bir dostu olan Sailajananda şöyle yazmıştı: “İngilizler Almanya ile savaş halindedir. O sırada bildiğimiz tek şey buydu. Hiçbirimiz ne İngilizlerden memnunduk ne de Krala bağlılık gösteriyorduk.”

kazi anit
49. Müfrezenin Kolkata’daki şehitler anıtı © Wikimedia Commons

Bir arkadaşı Nazrul’a neden İngilizlere katılarak Almanya’ya karşı savaşacağını sordu. Nazrul, “İngiliz ordusunda savaşmayı öğrenecek, gün gelecek Hindistan’da büyük bir ordu kuracak, sonra da İngilizleri ülkeden kovacak”tı. Bu, onun gizli niyetiydi.”

Aynı dönemde, Mahatma Gandi, Gujarat köylerini ve kasabalarını gezerek Hint halkını İngiliz ordusuna karşı savaşa katılmaya davet ediyordu. Gandi Bihar’daki Champaran ve Gujarat’taki Khera’da gerçekleştirdiği Satyagraha direnişleriyle bunun öncü çalışmalarını yapmış ve bu sayede ünü yurtdışına da yayılmıştı. 

kazi subay
Nazrül islam orduda

Kazi Nazrül İslam ve Atatürk Devrimi

Hindistan Komünist Partisi’nin kurucu üyelerinden Muzaffer Ahmad yoldaş şöyle yazmıştır: “Gerçek şu ki, Ekim Devrimi ve Kızıl Ordu’nun Rusya’daki mücadelesi de Nazrul İslam’ın zihninde yankı bulmuştu.” Ancak Nazrul’un çalışmalarının geriye dönük bir incelemesi, onun Rus Devrimi’nden çok Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’nden etkilendiğini göstermektedir.

Farklı insanlar Nazrul’un vatanseverliğinin doğasını farklı şekillerde açıklamaya çalışmıştır. O, Hindistan’ın siyasi boyunduruktan tamamen kurtulmasını ve ekonomik bağımsızlığına kavuşmasını istiyordu. Bazıları onun fikirlerini terörizm olarak, bazıları pan-İslamizm olarak, diğerleri Mahatma Gandi’nin yolu olarak görüyordu. 

Yeni Türkiye’nin bu zaferi, savaş sonrası dünyada Avrupa sömürgeciliğine karşı kazanılan tek zafer olarak selamlandı.

“Aslında Nazrul Islam, edebi hayatının ilk döneminde tam bir Kemalistti. Kemal Atatürk’ün mücadelesinin ülkesinin bağımsızlığını yeniden kazanması için en uygun yol olduğunu düşünüyordu.”

Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra Mustafa Kemal’in en önemli başarısı, Türk vatanını yenilmiş Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazından ayırmak ve korumak oldu. Yunan kuvvetlerinin arkasında İngiliz İmparatorluğu vardı ama işgalci Yunan kuvvetlerini cephe savaşlarında yenilgiye uğrattı.  Dolayısıyla Yeni Türkiye’nin bu zaferi, savaş sonrası dünyada Avrupa sömürgeciliğine karşı kazanılan tek zaferdi. 

Bangladeş’in önde gelen bir yazarı bunu şöyle ifade etmiştir: “Müslüman dünyasının, özellikle de Hintli Müslümanların yakarışları, çığlıkları, öfkeleri, haykırışları ve coşkuları, dünyanın güçlü devletlerinin meclislerini alaycı bir yüzle eğlendirmekle meşgulken, bir gün Kemal, elinde kendi ülkesinin bir köşesinde mükemmel bir şekilde bilenmiş bir kılıç gibi ortaya çıktı. Güçlülerin konfor ve eğlencelerinin üzerindeki perde kalktı ve Müslüman dünyası bir hayret, hayranlık ve övgü seli içinde kaldı.” 

Genç şairimiz o günkü coşkuyu şöyle ifade etmişti:
“Kamal Tu Ne Kamal Kiya Bhai”
(Kemal, inanılmaz bir başarı elde ettin kardeşim!)

Türk Ulusal Kurtuluş Ordusu, 1921 yılında işgalci Yunan kuvvetlerini yenilgiye uğratmayı başarmıştır. Kazi Nazrul İslam’ın Kamal Paşa şiiri de aynı dönemde bestelendi. O dönemde bu şiir, Yeni Türkiye’nin zaferini kutlamak için Kalküta’da düzenlenen coşkulu geçit töreninde okunmuştu.

kazi genc
Kazi Nazrül İslam 1921de © Wikimedia Commons

Kemal Günü

Atatürk’ün ölümü Türkiyede ve dünyada büyük üzüntü yaratmıştır. İran’da 11 gün, Mısır’da 7 gün yas ilan edilmiş, birçok ülkede bayraklar yarıya indirilmiş, cenaze törenine dünya ülkeleri katılmıştır.

O gün, Hindistan Müslümanlarının da acısı büyüktü. Hindistan Ligi Genel Başkanı (Pakistan’ın kurucusu) Muhammed Ali Cinnah, “Hayatımda iki büyük Müslüman bilirim. Birisi o dini tebliğ eden Hazreti Muhammed, diğeri ise İslam’ı hurafelerden temizleyen büyük lider Gazi Mustafa Kemal Paşa.” demişti.

Cinnah, 11 Kasım 1938 günü bir duyuru yayımlayarak 18 Kasım 1938 Cuma gününün bütün Hindistan’da “Kemal Günü” olarak kutlanmasını önerdi. 

Cinnah, “Modern Türkiye’nin kurtarıcısı ve yaratıcısı, İslam’ın en büyük evlatlarından biri ve dünyaca ünlü lider Mustafa Kemal Atatürk’ün açık hava toplantıları düzenlenerek anılmasını” istedi. Bu doğrultuda bütün Hindistan’da 18 Kasım 1938 günü “Kemal Günü” ilan edilerek okullarda, devlet dairelerinde, camilerde, Atatürk’ü anma toplantıları yapıldı. Bayraklar yarıya indirildi. Camilerde Atatürk’e dualar edildi. Atatürk için gıyabi cenaze namazı kılındı. Binlerce gözü yaşlı Hintli cenaze namazına katıldı. 

Hindistan gazeteleri Atatürk’ün ölümü nedeniyle yayımlanan baş sağlığı mesajlarıyla doldu. Mahatma Gandi şöyle bir mesaj yayınladı: “Atatürk, insanlığın büyük evlatlarından biriydi. O inançlı bir savaşçının yurdunu kurtarabileceğini kanıtladı. Dünya onun eyleminden bir özgürlük dersi çıkarmıştır. Böylesine azimli, ulusuna ve yurduna bu kadar bağlı bir devlet adamı, böyle bir reformcu ancak birkaç yüzyılda bir doğar.”

kazi cinnah
Cinnah ve Müslüman Ligi Patna şehrinde toplantı sırasında. Yıl: 1938 © Wikimedia Commons

Kemal Paşa şiiri ve marşı

Kaynak:  Bengal’in ASİ ŞAİRİ Kazi Nazrul İslam
A. Esin Özbey, Bilim ve Ütopya Dergisi, Sayı: 138, Aralık 2005

13 Eylül 1921. Mustafa Kemal Paşa komutasındaki ordularımızın zaferi ile biten Sakarya savaşı haberleri Kalküta’ya ulaşır. Ekim 1921’de, Bengal’in eyalet merkezi olan Kalküta’da yayınlanan “Muslim Bharat” (Müslüman Hindistan) dergisinde yayınlanan şiirin adı “Kemal Paşa”dır. 

“Ey kahırlı ananın yiğit oğlu Kemal Kardeş” diye başlayan dizelerin şairi, Bengal’in mütevazi bir köyünde bir imam olan Gazi Fakir Ahmed’in oğlu olarak doğan ve babasının ölümü üzerine 11 yaşından itibaren köy camiinde müezzinlik yaparak ailesinin geçimini sağlayan 22 yaşında, Türkiye’yi ve Türkleri hiç görmemiş olan Kazi Nazrul İslam’dır.  Kazi, aynı zamanda bir “Lalun”(halk ozanı) dur. 

Kemal Paşa drama türünde 258 mısralık epik bir eserdir. Şiir, savaştan yorgun yaralılarını ve şehitlerini omuzlarında taşıyarak, ama gururlu, muzaffer ve dimdik, sevinçle, şevkle, zafer şarkıları, Kemal Paşa’ya övgüler söyleyerek cepheden dönen gazilerin tepelerden, vadilerden, köylerden geçerek Kemal Paşa’nın bulunduğu karargaha ulaşmasını ve onun önünde yaptıkları zafer geçidini anlatır. 

Kemal Paşa, yazıldığı tarihte, Mustafa Kemal Paşa’ya ithaf edilmiş ilk şiir olması bakımından önemlidir. 1921 yılında yayınlandıktan kısa bir süre sonra halk arasında benimsenip destanlaşan şiir bir ulusun müstevliye, sömürgeci güçlere karşı bir topyekun mücadele çağrısı, bir başkaldırı ve bir kahramanlık destanıdır. Drama tarzındaki kurgusu ile de bir ilktir ayrıca Bengal edebiyatında çığır açmış bir eser olarak tanımlanmaktadır. 

Mustafa Kemal Paşa’nın mazlum milletlerde yarattığı umut, Tunus’un Kairoun şehrinde, hutbenin sonunda M.Kemal Paşa için edilen duayı dinledikten sonra, arkadaşının sözünü ettiği İllustration dergisindeki M. Kemal Paşa’nın resmini kesip odanın duvarında asılı bulunan halıya iğneleyen ve sevgiyle bakan Bouhdiba Efendi’de  ve Hurra Hey! Hurra Ho! diyen Nazrul’un Kemal Paşa şiirinde canlanmıştır.  Öyle ki, aynı tarihlerde birbirlerinden habersiz olan Bouhdiba Efendi ile Nazrul İslam aynı ateşi yakıyor ve aynı sevdayı yaratıyor: Emperyalizme karşı mücadele ve bağımsızlık sevdası. Bu ateş, bu sevda o kadar yakıcı ki, Kemal Paşa şiirinin de yer aldığı Agni Vina (Alev Üfleyen Flütler) adlı eserinin yayınlanmasından sonra Nazrul İslam, sömürgeci İngiliz’ler tarafından hapse atılmıştır. 

kazi pul
Nazrül Islam adına çıkartılan pul © Wikimedia Commons

KEMAL PAŞA

Ey kahırlı ananın yiğit oğlu
Kemal Kardeş!
Kararlıydı, kararlı ve kızgın
Düşman siperlerinde bir telaş bir bozgun
Canını kurtarmak beyhude oyun

Harikalar yarattın sen Kemal, harikalar
Harikalar yarattın sen Kemal Kardeş, harikalar
Hurra hey! Hurra ho! 

“……………..”

Başardın kardeş, başardın
Düşmanın bitti işi
Başardın Kemal,
Başardın Kemal kardeş

Hey! Hey!
Müstevliye saldırmak
Ateş ister, top ister,
Müstevliye saldırmak
Bir Kemal ister ancak,

Harikalar yarattın sen Kemal, harikalar
Harikalar yarattın sen Kemal Kardeş, harikalar
“……………………”

Kazi Nazrül islam ve atatürk
Nazül islamın şarkılarının kaset görüntüsü

Kazi Nazül İslamın Kamal Paşa şiiri daha sonra tiyatro ve sahne eseri olarak bir çok kez sahneye uyarlandı. Ekteki videolarda bu eserlerden birkaç örnek görüyorsunuz.

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz