Cihanara Begüm neden evlenmedi?

0
519
Cihanara Begüm kapak

Cihanara Begüm, Babür İmparatoru Şah Cihan‘ın en sevdiği kızıydı. Son derece zeki ve güzel olduğu anlatılır. Şah Cihan hiç kimseye onun kadar güvenmiyordu. Prens Dara Shikoh’a bile. Şah Cihan’ın Cihanara’nın gözetiminde hazırlanmayan hiçbir yemeği yemediği söylenir. Cihanara Begüm, Babür İmparatorluğu sarayındaki en nüfuzlu ve en zengin kişilerden biriydi.

“Sahip olduğu ilk kızı Begüm Sahib (Cihanara Begüm), hepsinin en büyüğü, babasının olağanüstü derecede sevdiği, çok güzel, sağduyulu, sevgi dolu, cömert, açık fikirli ve hayırsever biriydi. Herkes tarafından sevilirdi. Zenginliği sayesinde ihtişam içinde yaşardı. Surat limanının gelirlerine ek olarak, özel harcamaları için tahsis edilmiş yıllık üç milyon rupi geliri vardı. Ayrıca babasının kendisine hediye ettiği birçok değerli taş ve mücevhere de sahipti.”
-Venedikli bir hekim ve gezgin olan Niccolao Manucci, “Storia do Mogor” adlı eserinde

cihanara muslin
Babür Prensesi Cihanara Begüm’ün (1614 – 1681) tasviri. Begüm Sahib veya Padşah Begüm olarak da bilinir. © Wikimedia Commons

Cihanara Begüm hayatı boyunca bekar kaldı. Bu durum, Babür İmparatorluğu içinde yükselen statüsüyle birlikte, hakkında birçok söylentinin çıkmasına neden olacaktı. Bunlardan en yaygın olanı, Şah Cihan’ın kendi kızıyla cinsel ilişkiye girdiği için onun evlenmesini yasaklamış olmasıdır. Abartılara ve oryantalizme eğilimli bazı Avrupalı gezginler tarafından çok benimsenen hikayelerdi bunlar. Bu tür söylentiler sadece temelsiz dedikodulardı ve hiçbir gerçeklik payı yoktu. Bu hikâyeler, Babür İmparatorluğu’nda hekimlik yapan Venedikli seyyah Niccolao Manucci tarafından “Storia do Mogor” adlı eserinde tek tek çürütülmüştür. Cihanara Begüm’ün evlenmemiş olmasının ardındaki gerçek nedenler ise çok daha karmaşıktır. 

Babür Prenseslerine evlenme yasak

Avrupalı gezginlerin Babür İmparatorluğu’ndaki en büyük yanılgılarından biri Babür İmparatorlarının kızlarının evlenmesini yasakladığı fikriydi. Bazen bundan “Ekber’in kız çocuklarına koca verilmemesi yönündeki düzenlemesi” olarak bahsediliyordu. 

“Büyük Mughallerin ya da sultanların kızlarının evlenmesine asla izin verilmez (bana söylendiğine göre), bu eski bir gelenektir.”
-İngiliz tüccar ve gezgin Peter Mundy, “Peter Mundy’nin Avrupa ve Asya Seyahatleri” adlı eserinde

cihanara evlilik
Babür İmparatorluğu’nda bir evlilik alayının tasviri

Ne Timurlu gelenekleri olan “Töre”de ne de İslami gelenekler olan “Şeriat”ta imparator kızlarının evlenmesi yasaklanmış değildi. Bu, Timur’un kızları ile Çağatay aristokrasisi arasındaki evliliklerde görülebilir. Babür’ün kendi kızları da soylularla evlenmiştir. Bunların bazıları Timur Hanedanı’na mensuptu, bazıları ise değildi. Dolayısıyla Timurlu Hanedanında böyle bir gelenek ya da göreneğin bulunmadığı açıktır. Babür İmparatoru, Babür Şehzadelerinin evlenmesini engelleyen herhangi bir yasa oluşturmadı. Ancak Ekber döneminden sonra bir değişiklik oldu. Babür Şehzadeleri sadece Timurlu hanedanı içinde evlenir oldular. Bu evliliklerde yakın kuzenler tercih edilirdi. 

Babür İmparatoru Ekber’in kızları Shakr-un-Nissa Begum ve Shahzada Khanum Begum, Timurlu Mirzalarla evlenmiştir. Cihangir’in kızı Bahar Banu Begüm de ilk kuzeni olan Tahmuras Mirza ile evlendi. Aurangzeb’in kızları Zubdat-un-Nissa Begum ve Mihr-un-Nissa Begum de Timurlu Hanedanı’ndan birinci dereceden kuzenleriyle evlenmişlerdir. Hiç bir nesilde Babür İmparatorlarının kızlarının evlenmeleri yasaklanmadı. Kuzenlerle evlenme tercihi ise gücün Timurlu Hanedanı’nın elinde kalmasını sağlamanın bir yoluydu.

Babür İmparatorluğu bu dönemde İslam dünyasının en büyük güçlerinden biri haline gelmişti. Babür İmparatoru’nun kızıyla evlenen herhangi bir kişi, İmparator’un kendi oğullarınınkine eşit bir güç ve nüfuz kazanacaktı. Damatlar, imparatorun ölümünden sonra bu gücün kendilerine geçmesini bekliyorlardı.

Timurlu Hanedanı da benzer yöntemlerle iktidara yükselmişti. Timur, bir Cengizli Prensesi olan Saray Mülk Hanım ile evlenmiş ve Çağatay Ulusları üzerindeki egemenliğini meşrulaştırmak için kendisine “Gürkan” “Cengiz Han’ın damadı” unvanını almıştı. Yabancıların Şehzadelerle evlenmesini engellemek, aynı şeyin kendi başlarına gelmemesini sağlamak içindi. Afgan hükümdarı Ahmed Şah Durrani, Babür İmparatorluğu’nu işgal etmesinin ardından kendi ve hanedanının statüsünü yükseltmek için bir Babür Şehzadesi olan Hazreti Begüm’ü kendisiyle evlenmeye zorlayacaktı.

“Hindistan’da bir prensesle evlenmek nadiren rastlanan bir durumdu, hiçbir erkek kraliyet ittifakına layık görülmüyordu; kocanın bu sayede güçlenebileceği ve belki de taca talip olacağı endişesi vardı.”
-Fransız doktor ve gezgin François Bernier, “Babür İmparatorluğu’nda Seyahatler” adlı eserinde

cihanara timur
Emir Timur’u Çağatay Han Hanedanı’ndan bir Cengizli prensesi olan Saray Mülk Hanım ile tasvir eden tablo.

Tahta yeni rakiplerin çıkmasını engellemek

Şah Cihan, tahta geçtiğinde Babür İmparatorluğu farklıydı. Tahttaki riskler daha önce hiç olmadığı kadar büyüktü. Yeni Babür İmparatoru, Timurlu veraset geleneklerine kraliyet kanı dökme geleneğini de eklemişti. Şah Cihan’ın tahta çıkışı her zamankinden çok daha acımasız ve kanlı oldu. Kardeşlerini, yeğenlerini, kayınbiraderini ve tehdit olarak gördüğü diğer pek çok Timurlu Mirzayı idam ettirdi.

Şah Cihan’ın kızlarının güçlü bir asilzade ya da Timurlu olmayan bir prensle saltanatının bu kadar erken bir döneminde, ve henüz iktidarını tam olarak sağlamlaştırmamışken evlenmesine izin vermeye hiç niyeti yoktu. Bu sayede potansiyel kocaları ve onların aileleri çok fazla nüfuz ve güç kazanabilirdi. Böylece tahtın yeni muhtemel rakipleri haline gelirlerdi. Ayrıca kendi oğullarının statüsüne erişecek kadar güçlenirlerdi. Hatta belki de sonunda ortaya çıkacak olan veraset savaşında onlara meydan okuyacaklardı. Şah Cihan bu nedenle büyük kızlarının evlenmesini yasaklamış gibi görünüyor. 

“Şah Cihan’ın kayınbiraderi Shaista Han, bu tekliften (Cihanara Begüm için evlilik teklifi) haberdar olunca, ona (Şah Cihan’a) böyle bir evlilik yapmanın tavsiye edilmediğini, çünkü söz konusu prensesle evlendiğinde kocanın zorunlu olarak diğer prenslerle aynı rütbeye yerleştirilmesi gerekeceğini söyledi… Şah Cihan’ın kızını evlendirmemesinin nedeni buydu, oysa ona olan düşkünlüğünden dolayı ona bir eş bulmak isterdi.”
-Venedikli bir hekim ve gezgin olan Niccolao Manucci, “Storia do Mogor” adlı eserinde

cihanara sah cihan
Beşinci Babür İmparatoru Şah Cihan

Uygun aday eksikliği

Şah Cihan’ın pek çok Timurlu prensi idam ettirmiş olması, kendi kızlarıyla evlenebilecek olası adayların sayısının azalmasına yol açtı. Şah Cihan’ın kızları evlenme çağına geldiğinde, evlenebilecekleri Timurlu kuzenlerin sayısı ya çok azalmıştı ya da hiç kalmamıştı. Timurlu Hanedanı dışından bir asilzadeyle evlenmek mümkün değildi. Hindu bir soyluyla evlenmek ise söz konusu bile olamazdı.

Şah Cihan iktidardan indirilip Aurangzeb tahta geçtiğinde Cihanara Begüm yaklaşık kırk dört yaşındaydı. Bu yaştaki kadınların evlenmesi o dönemde yaygın değildi. Bu yaşında çok az olası talibi olabilirdi.

cihanara mirzalar
Çok az Timurlu Mirzası (şehzadesi) hayatta kalmayı başardı

Kadınların ruhani yolculuğu

Dara Şikoh, Cihanara Begüm’ü sufizm ile tanıştırdı. Cihanara, anılarında Çiştiyye tarikatına katılmak istediğini belirtir. Ancak Çişti Şeyhleri inzivadadır. Bir kadının manevi rehber (Pir) seviyesine yükselmesine de izin vermezler. Cihanara, bunun yerine Kadirilik tarikatına katıldı ve Molla Şah Badahşi’nin müridi oldu, kendisini bu yola adadı. Sufi geleneğinde zaten var olan evlenmeme ilkesini izledi. Geleneksel kadınlık rolünü Tanrı’ya bağlılıkla değiştirdi. Ancak sonunda ruhani rehber (Pir) olma isteği cinsiyeti nedeniyle reddedildi.

Cihanara, Pir olma hevesinden vazgeçti, ancak Sufizm geleneklerine bağlılığını sürdürdü. Çiştiyye tarikatının tanınmış azizlerinden Muinüddin Çişti’nin biyografisini yazdı. Ayrıca manevi yolculuğu hakkında bir otobiyografi ve anı kitabı olan “Risale-i Sahibiye”yi de kaleme aldı. Cihanara Begüm’ün evliliği ve geleneksel kadınlık hayatını terk edip Tanrı’ya adanmışlıkla dolu bir yaşam sürmek istemesi bilinçli bir tercihti. 

“Bir kadın, Tanrı yoluna girdiğinde, bir erkektir ve artık ona kadın denemez… Kim bilmenin ve idrak etmenin en büyük mutluluğuyla onurlandırılırsa, o mükemmel insandır ya da dünyanın mutlak özüdür ve kadın olsun erkek olsun tüm canlılar arasında üstündür.”
-Cihanara Begüm “Risale-i Sahibiye “de

cihanara sari ile
Cihanara

Bir basamak olarak evlilik

Cihanara Begüm’ün Babür tahtına yeni rakiplerin çıkmasını engellemek için Şah Cihan tarafından evlenmesine izin verilmediği teorisi durumu tam olarak açıklamaz. Ekber döneminden bu yana neredeyse her nesilde, evlenen ve evlenmeyen bazı Babür prensesleri olmuştur. Bu teorilerin hiçbiri bunun neden böyle olduğunu açıklamıyor. Örneğin, Ekber’in iki kızı evlenirken, en küçük kızı evlenmemiştir. Cihangir’in kızları için de benzer bir durum söz konusudur. Bahar Banu Begüm evlenmiş, ancak Sultan-un-Nissa Begüm evlenmemiştir. 

Aynı durum Şah Cihan döneminde de yaşanmıştır. Üç büyük kızı asla evlenmemiş, en küçük kızı evlenmişti. Aurangzeb’in kızlarından ikisi evlenmeden kalırken, diğer ikisi Timur Hanedanlığı içinde evlenecektir. 

Babür prenseslerinden bazılarının evlenmek istememiş olması da mümkündü. Evlenmelerini gerektirecek bir şey de yoktu. Evlilikten kazanacakları çok az şey vardı. Evlilik onlar için bir basamak aşağı inmek olurdu. Babür prensesleri yüksek eğitimli, varlıklı ve nüfuzlulardı. Ayrıca büyük ölçüde bağımsızlıklarının tadını çıkarıyorlardı. Bazıları şairdi. Bazıları mimari eserler ya da camiler yaptırdı. Diğerleri hayır işleri yapıyor, birçoğu özel ticaretle uğraşıyordu. Bir imparatorun kızlarına, gelecekte tahtın rakibi olacak olan oğullarından çok daha fazla güvenmesi normaldi. Evlilik yapmak sadece bağımsızlıklarını değil, güç ve nüfuzlarını da kaybetmeleri anlamına gelebilirdi.

cihanara red fort
Red Fort – Delhi

Cihanara Begüm, Babür prenseslerinin sahip olduğu güç, zenginlik ve nüfuzun somut bir örneğidir. Kendisinin son derece zeki, parlak ve güzel olduğu söylenirdi. Bağımsızlığına çok değer veren biriydi. Tarihte başka hiçbir Babür prensesi Cihanara Begüm’ün sahip olduğu güç, zenginlik veya nüfuza ulaşamamıştır. Yeni başkent Şah Cihanabad da dahil olmak üzere pek çok projenin hayata geçirilmesinden sorumluydu. Şah Cihan ona çok güvenir ve önerilerini geri çevirmezdi. Cihanara aynı zamanda Şah Cihan’ın Muhr-ı Mukaddes-i Kalan’ın (Büyük Kutsal Mühür) koruyucusu olarak da görev yapmıştır. Aile içindeki anlaşmazlıkların çözümünde de yer alırdı. Aurangzeb bile babası tarafından haksızlığa uğradığına inandığında ona başvurmuştur.

Cihanara’nın son derece varlıklı olduğu da bilinmektedir. Surat’ın tüm geliri (işlek limanı da dahil olmak üzere) onun üzerinden akıyordu. Ayrıca kendisine Panipat’ta özel bir mülk de verilmişti. Hem İngiliz hem de Hollandalı tüccarlarla ticaret yapıyordu. Özel bir gemisi bile vardı. Asilzadeler, yabancı tüccarlar ve elçiler de onun gözüne girmek için pahalı hediyeler sunardı. Babür sarayındaki statüsü ve nüfuzu ile büyük bir servet biriktirmişti. Yıllık toplam ödeneğinin yaklaşık üç milyon rupi (günümüzde 1,5 milyar rupi – 1 milyon 800 bin dolar) olduğu tahmin edilmektedir.

cihanara gemiler
Cihanara’nın Varlıkları

“Şah Cihan bu en sevdiği çocuğuna sınırsız bir güven duyuyordu; onun gözetiminde hazırlanmamış hiçbir yemeğin kraliyet sofrasına gelmesine izin verilmiyordu. Mughal sarayındaki yükselişi neredeyse sınırsızdı. Cihanara, babasının huylarını dengeler ve en ağır sorunların çözümünde önemli katkılar yapardı. Büyük ödeneklere sahipti, yabancı tüccarlarla görüşmelerinde çeşitli yerlerden pahalı hediyeler getirilmesi sayesinde büyük bir servet biriktirdi.”
-Fransız doktor ve gezgin François Bernier, “Babür İmparatorluğu’nda Seyahatler” adlı eserinde

Cihanara Begüm’ün kendisinin evlenmek istememiş olması da olasıdır. Evlilik, onun, dünyanın en güçlü adamlarından biri olan babasının sarayından ayrılmasını gerektirecekti. Sınırsız güç ve nüfuza sahip olduğu bir saraydı bu. Aslında evlenmesi için hiçbir neden yoktu. Bundan kazanacak hiçbir şeyi yoktu ama kaybedecek çok şeyi olacaktı. Evlilik, statüden, güçten, nüfuzdan ve servetten vazgeçmek anlamına gelirdi. Bağımsızlığından ve hırslarından vazgeçmek zorunda kalacaktı. Cihanara Begüm evlenmiş olsaydı, onu parlak ve nüfuzlu bir Babür Şehzadesi olarak değil, kocasının hikayesinde küçük bir yan not olarak hatırlayacaktık.

“Cihanara açısından, sınırsız zenginlik ve nüfuzun yaşandığı babasının sarayını daha küçük bir yuva için terk etmesini gerektirecek çok az neden vardır. Başka pozisyonlar onun ışıltısını azaltacak, “o Timurlu kız” olarak hırslarının kapsamını kısıtlayacaktır.”
-Ira Mukhoty, “Güneşin Kızları: Babür İmparatorluğu’nun İmparatoriçeleri, Kraliçeleri ve Begümleri”

Cihanara Begüm, oğlu Aurangzeb babası Cihangir’i hapsettikten sonra bile babasının yanında kaldı. Kardeşine, babalarına karşı baş kaldırmaması için yalvarmıştı, ama boşunaydı.

cihanara babasi
Cihanara hasta olan babası Şah Cihanın yatağının başucunda bekliyor © Wikimedia Commons

Tarihteki hırslı kadınlar

Tarih boyunca güç ve nüfuz sahibi hırslı kadınlar genellikle evlilik dışı ilişkilerle ya da cinselliğini kullanarak erkekleri kendi tarafına çekmekle suçlanırdı. Zeki, karizmatik/çekici ya da etkili bir figür olarak rolleri tamamen göz ardı edilir, başarılarını sadece güçlü erkekleri baştan çıkarmalarına bağlarlar. 

Cihanara Begüm de karakterine yönelik benzer saldırıların kurbanı olmuştur. Şah Cihan ile Cihanara arasındaki cinsel ilişkilere dair söylentiler, Şah Cihan’ın karakterine değil, Cihanara’nın karakterine yönelik bir saldırıydı. Hatta bazı Avrupalı kaynaklar onu babasını baştan çıkaran bir kız olarak tasvir etmektedir. Niccolao Manucci’ye göre ise bunlar sadece düşük seviyeli insanların konuştuğu şeylerdi. Babür sarayına erişimi imkanı olmayan insanların uydurmalarıydı. 

Cihanara’nın sadece babasıyla ensest ilişki kurmakla suçlanmadığını da belirtmek gerekir. Aynı zamanda kardeşleri Dara Shikoh ve hatta Aurangzeb ile de ilişkisi olduğu söylentisi vardı. Hatta onu ruhani rehberiyle uygunsuz ilişkiler yaşamakla suçlayan birkaç yazı bile yazılmıştı. Avrupalıların anlatılarında Cihanara Begüm’ün birden fazla sevgilisi ya da evlilik dışı ilişkisi olmakla suçlanması da çok yaygındı. Bazı hikâyelerde bir müzisyenden, bazılarında ise bir asilzadeden bahsedilmişti.

“Yine de bu prenses (Cihanara Begüm) babasını büyük bir şefkatle beklemekten vazgeçmedi, sevgilileriyle yaşadığı zevkle yetindi…”
-Niccolao Manucci, “Storia do Mogor”

“Kız kardeşi Prenses’in Şah Cihan’la uygunsuz ilişkileri olduğundan zaten şüpheleniliyordu… Aralarında var olan samimi ilişkilerin bir sonucu olarak onun üzerinde tam güce sahipti, daha ziyade değerli taşları kendine saklamak amacıyla onu yatıştırdı…”
-Jean Baptiste Tavernier, Fransız bir tüccar ve gezgin, “Hindistan Seyahatleri”

Cihanara Begum
Sarayda

Babürlü soylu kadınların yaşamlarına ilişkin bu tür söylentiler veya hikayeler oldukça yaygındı. Cihanara Begüm, erkeklerle cinsel ilişkiye girmekle suçlanan tek Babür prensesi değildi. Özellikle evli olmayan Babür prensesleri hakkında bu tür söylentiler ortalıkta dolaşırdı. Küçük kız kardeşi Roshanara Begum da Aurangzeb’in hükümdarlığı sırasında sevgililer edinmekle suçlanmıştı. Aurangzeb’in kızı Zeb al-Nisa Begum da erkeklerle cinsel ilişkiye girmekle suçlandı. Bu tür söylentileri ciddiye alanlar sadece Avrupalılardı. Kendi ülkelerindeki vatandaşlarına daha etkili bir hikâye sunmak için abartıyor ve renkli ayrıntılar ekliyor da olabilirlerdi.

“Prenses (Roshanara Begum) dairesine yakışıklı bir genç adam getirmişti ve on beş yirmi günün sonunda ondan bıktığında kurtulmak istiyordu.”
-Jean Baptiste Tavernier, Fransız bir tüccar, “Hindistan Seyahatleri” adlı kitabında

cihanara zeb el nisa 1
Babür Şehzadesi Zeb al-Nisa’nın tasviri

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz