Özellikle Batı Bengal eyaletinde çokça rastlanılan Baul’ler (Gezgin Şarkıcılar) çok ilginç bir kült yaratmış durumda. Bu kültün ortaya çıktığı tarih tam olarak bilinmiyor. Yüzyıllardan beri varlıklarını korumuş olan bu kültürün mensupları gün geçtikçe azalmaktadır.
Bu gezgin dervişler; ilginç yamalı giysileri, az rastlanan değişik enstrümanlar çalmaları, sokaklarda konaklamaları ile dikkati çeker. Hindistan’da daha çok Batı Bengal eyaletinde bulunmakla birlikte Tripura ve Assam eyaletlerinde ve Bangladesh’te Baul grupları vardır. Baul’ler sadece çalgıcı bir müzisyen grubu gibi görülür ama felsefi olarak Vaishna / Samaj ve Müslüman / Sufi geleneklerinin bir karışımına inanırlar.
Bauller hakkındaki yazımızın ikinci bölümünde Baul’lerin Dini İnançları, Aşk Duygusu ve Ruhun İnsanı konularını inceliyoruz.

Dini inanç
Baul toplumuna sadece hiç evlenmemiş kişiler, hiç bir sınıf ve kast ile ilgisi olmayanlar, tanrılarla, sohbetlerle ve kutsal yerlerle ilişkisi olmayan kişiler kabul edilir. Esasen Baul’ler Hindu dininin en alt Kastlarından ve İslam dininden geçmişlerdir. Baul’ler arasında yüksek kasta mensup kişilerin sayısı çok azdır. Bu tip kişiler Baul’lerin aralarına geldiğinde hemen kendi seviyelerine indirilir. “Kayığın dip tahtaları üst kısımdaki tahtalardan daha mı önemlidir” diyor Baul’ler.
Baullerin ne belirli bir dinleri, ne kutsal mekanları ne de hac yapmak için bir yerleri vardır. Fakat Hindu bayramlarında bir araya gelirler. Çoğunlukla Vaishnavaların (Vishnu inananları) dini toplantılarına gruplar halinde katılırlar. Ama ibadet için ne bir sohbete ne camiye veya herhangi bir tapınağa girmezler. Baul’ler bazen kendisine hürmet edilen bir üstadın yaşadığı yerde bir süre kalırlar, fakat hiçbir şekilde ibadet yapmazlar.

Başka dinlerin tepkileri
Başka din mensuplarının Baul’lere karşı tutumları hiç de iyi değildir. Aralarına Hindu ve İslam dinlerinden kişileri kabul eden Baul’ler bu iki din mensupları tarafından aşağı görülür. Özellikle Hindular Baul’leri aşağı Kasttan oldukları için aralarına almazlar. Bu olumsuz tutuma karşı Baul’ler şöyle diyor:
“Bizim diğer muhabbetlere ne ihtiyacımız var?
Mutlak ruhun kendisine yer olarak seçtiği bu beden, bir mabed değil midir?”
Baul’lere göre Upanişad’ların, Purana’ların ve hatta Veda’ların dini yapmacıktır, gayrı tabiidir. Bu kült, Hinduizmin Kast sistemine karşı tepki gösteren bir doktrin niteliğindedir.

Dini inançları
Hindistan’daki bir çok dinin ve mezhebin inananları kafalarındaki ve vücutlarındaki kılları bağlı oldukları mezhebe ve dini öğretilere uygun şekilde keserler. Baul’ler ise kendilerini bu tür mezhep ve dinlerden ayrı tutmak için saç ve sakallarını ve vücutlarındaki kılları doğal halinde bırakır, hiçbir şekilde kesmezlerdi.
Baul’lerin giyimleri diğer Hindu mezheplerininkine benzemez. Bunlar vücutlarının her yanını örterler. Hiçbir zaman yırtılmış veya sökülmüş elbiseyle gezmezler. Elbiselerindeki yırtıkları hemen yamarlar. Baul’ler yaşamlarını dilenmek, dans etmek ve kutsal şarkılar söylemekle geçirirler. Bunlara göre çıplak dolaşmak gibi şeyler insana hiçbir zaman dini bir üstünlük kazandırmaz.

Başka Hint felsefe sistemlerinde olduğu gibi Baul’ler arasında da Guru – Shishya, Mürşit – Mürid ve Üstad – Çömez ilişkileri vardır. Okudukları metinler, söyledikleri ilahiler ve aşk şarkıları Guru’dan Shishya’ya veya Mürşit’ten Mürid’e aktarılır. Talebenin okuyuş, duyuş ifade kabiliyeti ve sesinin güzelliğine göre kendi özdeyişleri de Guru’nunkilere eklenir.

Baul’lerin yazılı bir edebiyatları yoktur, sorulan sorulara cevapları, uygun şarkılarla verirler. Neden böyle yaptıkları sorulduğunda şöyle söylüyorlar: “Biz kuşlar gibiyiz. Ayaklarımızla yürümüyoruz, ama kanatlarımızla uçuyoruz.”
Kabir:
“Cennet bahçesi bedendedir.
Orada yedi deniz ve parıldayan yıldızlar vardır.
Yaratıcı kendisini orada tezahür ettirir”
diyor.

Dadu’nun Müslüman müridi Recep:
“İçerisine hayat harflerinden yazılmış yazıların kağıdı zahidin kalbindedir.
Fakat ancak bir kaç kişi onları okuma zahmetine girişiyor. Kalbin sesine kulaklarını çeviriyorlar.“
demiştir.
Diğer bir Baul’e kutsal kitapları neden izlemedikleri ve onların emirlerini yerine getirmedikleri sorulduğunda Baul: “Biz başkalarının bıraktıkları şeyleri yalayacak köpekler miyiz?” şeklinde cevaplandırmıştır.
Hinduizmdeki Tanrı avatarları ile Baul’lerin arası pek iyi değildir.
“Yaratılmışlara baktığımızda her birini onun Avatar’ı olarak görürüz.
Onun yanında bize ne öğretebilirsiniz?
Edebi olarak devam eden her yeni oyunda o, hayret verici bir şekilde kendisini tezahür ettirir.”
derler.
Buna rağmen Baul’ler Yoga felsefesine de inanırlar.

Aşk duygusu
Baul’lere göre katkısız gerçek aşk, hayatın zenginliğini temsil eder. Aşk, Baul’lerin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bir gün bir Vaishneva bir Baul’e şöyle bir soru sorar: “Vaishnava kutsal yazılarında kaç türlü aşk mevcuttur?” Baul kendisine şu cevabı verir. “Benim gibi okumamış bir cahil kutsal yazıları nasıl bilebilecek?” Bundan sonra Vaishnava kutsal yazılardan bir parçayı okuyarak okuduğunu açıklamaya başlamış. Baul büyük bir sabırla dinlemiş, okuma ve açıklama bittikten sonra fikri sorulduğunda Baul şöyle cevap vermiştir:
“Galiba bir sarraf çiçek bahçesine geldi.
Sanki lotusu kıymetlendirecek;
mihenk taşına sürterek.“

“Kalbin İnsanı” ideali
Baul’ler, “zamanın ve mekanın boşluğu bir oyun alanına muhtaçtır” diyorlar. Bunun içindir ki Tanrı, kendi aşk oyunu için insanın kalbinde bir boşluk ayırmıştır. Ermiş ve bilgili kişiler Brahma kavramında bu boşluğu keşfetmiş ve buraya Nihai Cevher demişlerdir. Baul’ler ise dindar olmadıkları için bu Nihai Cevheri anlamazlar. Onların tanrısı “Kalbin İnsanı”dır. Bazen de basitçe “İnsan”dır. Baul’ün tek amacı bu İnsanı bulmaktır.
Baul şöyle sesleniyor
“Ah Kalbimin İnsanı onu nerede bulayım?
Heyhat onu kaybedeli beri onu aramakla uzak ve yakın yerlerde dolaşıyorum.”

Bu üstün Kalbin İnsan’ı kültürü batı felsefesindeki Süper İnsan veya sufizmdeki İnsan-ı Kamil idealleriyle paralel düşer. Bu kavram, Hint felsefe sisteminde ilk kez Veda’larda görülmüş, kuzey Hindistanlı Zahitler tarafından da sıkça kullanılmıştır. Baul’ler de bu fikri zahitlerle tamamen aynı anlamda kullanmışlardır.
Hint felsefe ekollerinden Vedanta felsefe sistemi iki ekol halinde gelişmiştir. Dualizm (Dvaita) ve Monizm (Advaita). Zamanla bu iki ekol arasında ortaya çıkan çelişkiler Baul’ler tarafından ortadan kaldırılmıştır ki bu da aşk yoludur.

Derleme: Dr. Rasih Güven’in “Bengal Edebiyatı ve Baüller – İlahiler söyleyerek dans eden zahitler” yazısından faydalanılmıştır.
Videolar
Parvati Baul
Bhajan Das Baul
Mansur Fakir
Rica Das Baul konser
Birbhum Baulleri