Ekber

0
426
Akbar
Ekber kapak

Doğumu : 1542 Amarkot (Günümüz Pakistan)
Tahta çıkışı : 1556
Ölümü: 1605 Fetihpur Sikri
Tahtta kaldığı süre : 51 yıl

İlk Dönem

Ekber’in başa geçmesi sırasındaki yönetim boşluğundan faydalanmak isteyen bir Hindu savaşçısı Hemu, Tardu Bey komutasındaki Mughal ordusunu ani bir baskınla yendi ve Delhi’yi ele geçirdi. Ekber, hemen ordusunu topladı ve 5 Kasım 1556’da iki ordu gene Panipat’ta karşı karşıya geldi. Hem Babür’ün hem de Hümayun’un yönetim dönemlerinin en başında Panipat’ta savaşmaları tarihsel bir rastlantıydı. Savaşın hemen başında komutan Hemu yaralanınca ordusu dağıldı ve kaçmaya başladı. 

Ekber Hemu
Hemu, Hindu kaynaklarında kahraman olarak gösterilir.

Daha sonraki savaş ve çatışmalarda Ekber, 18 ay gibi kısa bir sürede, Sikander Şah ve Adil Şah gibi iki önemli düşmanını etkisiz duruma getirdi ve bölgesinde barışı sağladı.

Ekber atış
Ekber, çocukluğundan itibaren savaşa hazır olarak yetiştirildi. Genç Ekber bir atış talimi sırasında.

Rajasthan savaşları

Bu arada Ekber’in düşmanları da savaş için hazırlanıyordu. Rajasthan bölgesi, Babürlülerin Hindistan’da devlet kurduğundan beri kısmen de olsa bağımsız kalabilmiş bir Hindu bölgesiydi. Mewar Mihrace’si Chittor kalesindeydi ve bu durum, Ekberi hep rahatsız ediyordu. Bu bölge, Mughal dönemi süresince belki çöllük arazide savaşmanın zor olmasından, belki de Rajput savaşçılarının gözü kara kahramanlığından çekinildiği için hiçbir zaman alınamamamıştı.

O dönemde Mewar Mihracesi olan Udai Singh, Ekber’in Chittor Kalesini kuşatma planı yaptığını öğrenince şaşırtıcı bir yol izledi. 8 bin kadar Rajput savaşçısını Chittor Kalesine yerleştirdi, ailesini yanına alarak yüksek tepelerde güvenli bir yere çekildi. Bir Rajput liderin savaştan uzakta durup güvenli bir yere gitmesine hiç rastlanmamıştı. Udai Singh, Chittor’un 150 kilometre kadar uzağında yapay bir göl oluşturarak buraya kurduğu saraya yerleşmişti. Bu yer, daha sonra Udaipur olarak gelişti ve günümüzde Rajastan’ın en güzel şehirlerinden biri oldu.

Chittor Kalesini almak için uzun ve çetin bir savaşa girişen Ekber, yeni geliştirdiği tekniklerin yardımıyla başarıya ulaştı. 1570’de bütün Rajput prenslikleri Mughal yönetimini kabul etmişti, sadece biri hariç: Udai Singh, Udai­pur Mih­ra­ce­si.

Ekber Chittorgarh
Chittorgarh Savaşı  © Wikimedia Commons

Chit­tor za­fe­ri­ni kut­la­mak için Ek­ber, Aj­mer’de­ki su­fi, Mui­nid­din Chis­ti’yi zi­ya­ret et­me­ye Ag­ra’dan yü­rü­ye­rek git­ti. Ek­ber, Ag­ra ile Aj­mer ara­sın­da­ki yolun her üç ki­lo­met­re­sinde bir “Kos Minar” denilen işaret kuleleri diktirmişti. Bu kulelerde geceleri ateşler yakılıyor ve aydınlatılan bu yoldan geçen bir çok hacı buraya güvenle ulaşabiliyordu.

Ekber Kos
Agra – Ajmer arasındaki Kos Minarlardan birisi. Bu yapıların bazıları günümüzde bile ayaktadır.  © Zafer Bozkaya

Saray Yaşamı

Ek­ber, sa­ray­da gö­rev ya­pan ki­şi­le­rin gi­yim tarz­la­rı­nı ken­di­si be­lir­ler­di. Er­kek­ler, diz­le­ri­nin al­tı­na ka­dar uza­nan ve JA­MA de­ni­len bir tü­nik gi­yer­di. PA­JA­MA de­ni­len bir tür pan­to­lon da onun al­tın­da uza­nır­dı. Ku­maş­lar, pa­muk ve­ya ipek­ten­di ve düz renk­ti. Ke­nar­la­rın­da şe­rit şek­lin­de el işi de­sen­ler bu­lu­nur­du. Tü­nik, bel böl­ge­sin­de PAT­KA de­ni­len bir ke­mer­le sa­rı­lır­dı. Ek­ber, Keş­mir şal­la­rı­nı çok se­ver­di ve ta­sa­rım­la­rın­da kul­la­nır­dı. Bu gi­yi­mi do­ğal ola­rak bir TUR­BAN ta­mam­lar­dı. Sa­ray­da er­kek­le­rin tür­ban tak­ma­sı mec­bu­riy­di. Tür­ba­nın çı­kar­tıl­ma­sı kar­şı­da­ki ki­şi­ye “ke­sin bir bo­yun eğiş” an­la­mı­na ge­lir­di. 

ekber Saraylı
Ti­pik giy­si­le­ri için­de bir sa­ray­lı.

Çocukluğu

Ekber, çocukluğunu tam olarak yaşayamamıştı. 10 yaşındayken babasıyla birlikte savaşa katılmıştı. 12 yaşında Kabil’e girerken vahşi bir filin sırtındaydı. Ekber’in en çok sevdiği spor, erkek bir filin sırtında fil dövüşü yapmaktı. 19 yaşındayken dinler arasında hoşgörü oluşturma konusundaki fikirlerini iyice olgunlaştırmıştı.

Ekber Çocuk
Ekber, çocukluğunda  © Wikimedia Commons

Eşleri

Daha önceki Müslüman liderler birçok kez Hindu kadınlarla evlenmişti ama ilk kez Ekber, Hindu eşlerinin harem dahilinde Hindu Dini’nin ritüel ve ibadetlerini yapmalarına izin verdi. Ayrıca gene Ekber zamanında devlet hizmetinde çalışan Hindu dininden görevlilerin sayısı çok artmıştı. Son olarak Ekber’in Hindu inançlı ve etnik olarak bir Rajput olan eşi Jodha Bai’den doğan Cihangir, Moğol tahtının varisi olacaktı. 

Ekber Jodha Bai
Jodha Bai  © Wikimedia Commons

Dini Hoşgörüsü

Ekber Şah, Hindu Dininin kutsal yerlerinden Mathura’da gezerken vergi memurlarının bu şehre gelen her Hindu’dan vergi topladığını görmüş ve bunu hemen yasaklamıştır. Sonraki yıl, Kuran’da İslam dışı inancı olanlardan toplanması emredilen Cizye ve Dhimmi gibi vergileri de kaldırmıştır. Hükümdarlığının ileri zamanlarında en büyük Hindu bayramlarından biri olan Divali zamanında sarayın içine boyanmış ve süslenmiş bir inek getirilmesine izin vermiş, saçını Hindu geleneklerine göre uzatmış, Rajput tarzında türban giymiş ve hatta alnına bir Hindu gibi “Tilak” isimli kırmızı boya bile sürmüştür. 

Başka dinlerin inançlarına da hoşgörü ile yaklaşmış ve Zerdüştlerin sarayda sürekli olarak bir “kutsal ateş” yakmalarına izin vermiştir.

Bütün bu davranışlarına bakarak tutucu Müslümanlar, sultanın artık dini inancını inkâr ettiği görüşünde birleşmişti. Ekberin bu davranışlarının altında politik nedenlerin de yattığı kuşkusuzdur. Ancak kendisini “Hindistan’da, Sufizmin merkezinde, bir Hindu evinde doğan, babası Sünni, annesi Şii olan bir kişi” olarak görmekteydi. Ekber, bir öğretmeni olan Mir Abdül Latif’in görüşlerinden çok etkilenmiş özellikle “Sulh-i Kül” (Tümden Barış) ilkesi ona dini hoşgörüyü öğretmiştir.

Öte yandan Ekber’in haremine hediye edilen prenseslerin ve soylu kadınların sayısı artmaya başlamıştı. Bir ara sayısı 300’e ulaşan bu kadınların hepsini Ekber, kendi eşi gibi görüyordu. Oysa Kuran’a göre en fazla dört kadınla evlenmek mümkündü. Ekber buna da bir çare buldu ve İslam geleneğinde zaten var olan Muta nikâhını gündeme getirdi. Muta nikâhı, Müslüman olmayan bir kadınla yapılırdı, bunun için herhangi bir törene veya nikah memuruna gerek olmadan iki kişi arasındaki sözlü bir anlaşma yeterliydi.

Ekber tapınak
Hindu tapınaklarının yıkılışı.

Tahtın Varisi konusu

26 yaşındaki sultanın tahtına varis yoktu. Ekber’in birçok çocuğu doğmuş, ama hep büyümeden ölmüşlerdi. Bu konuda akıl danıştığı Şeyh Selim Chisti, bir kehanette bulundu. İmparatorun 3 oğlu doğacak ve bunlardan birisi tahtın varisi olacaktı. Kısa süre sonra eşlerinden biri Ekber’e bir bebek beklediğini müjdeledi. Ekber, karısından şeyhin evinde oturmasını istedi. 30 Ağustos 1569’da Cihangir doğdu. Bebeğe, göbek adı olarak şeyhin ismi olan Selim ismi verildi. 5 ay kadar süre geçip bu bebeğin sağlıklı şekilde büyüyeceği kesinleşince Ekber, şükranlarını sunmak için gene yürüyerek Agra’dan Ajmer’e gitti. Bu arada Ekber’in iki oğlu daha oldu ve bunlara Murad ve Daniyal isimleri verildi. Böylece Şeyhin kehaneti tam olarak doğrulanmış oldu.

Ekber Chisti
Chisti türbesi – Fetihpur Sikri

Fetihpur Sikri şehrinin kurulması

Ekber, Şeyh Selim’in onuruna Sikri Köyü’nün yakınına yeni bir kent kurmaya karar verdi. 1571’den başlayan kent inşaatı 14 yıl içinde bitirildi ve Fetihpur Sikri isimli yer ortaya çıktı. Bu şehirden günümüze kalan binalar iyi korunmuş durumdadır ve burası UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesine girmiştir. 

Fetihpur Sikri’de kültür ve din araştırmaları alanında çok verimli eserler verildi. Örneğin, Fetihpur Sikri’de yazılan “Ekbername” ve “Ain-i Ekberi” (Ekberin Aynası) kitapları Ekber Dönemini anlatmaktadır. Ekber, kitaplara ve kitap yazanlara çok önem vermişti. Fetihpur Sikri’de kurduğu tercüme bürosunda Timur döneminden kalan Türkçe el yazmalarını, Sanskrit ve Hindu klasiklerini ve hatta Latince eserleri Farsçaya tercüme ettirmiştir.

Fetihpur Sikri kentinde sadece 14 yıl oturulmuştur. Ekber, bir Keşmir gezisinden dönüşte ani bir karar vererek sarayını Fetihpur Sikri’den Agra’ya taşımıştır. 

Ekber Fatehpur Sikri
Fetihpur Sikri kentinin yapımında çalışan ustalar.

Devlet yönetimi

Ekber Şah’ın tüm Mughal hükümdarları arasında çok önemli bir özelliği vardı. Ekber, okuma ve yazmayı öğrenmeyi uzun süre reddetmişti. Buna mecbur olduğunu anlayınca da ancak kendisine yetecek kadarını öğrenmiştir. Kendi hayatını anlatan “Zafername” adlı eserini katiplere yazdırmış, düzeltmeleri de katiplere yaptırmıştır. Bu kitap yazılırken son kalınan yere bir çarpı işareti koyarak imzasını atardı. O dönemlerde bir hükümdarın okuma yazma bilmemesi büyük bir sorun değildi. Aslında hükümdar, bu sayede herkesle yüz yüze konuşmak zorunda kalmış ve böylece sosyal ilişkilerini çok ilerletmiştir. Kaldı ki Timur da okuma yazma bilmiyordu.

Ekber’in devlet yönetiminin, tarım ve toprak bölüşümü konularında çok başarılı olduğunu ve devrim niteliğinde dönüşümler yaptığını söyleyelim. Örneğin, vergi toplanmasında ve mali yıl hesaplamalarında -sürekli hatalara yol açan- ay takvimi yerine batıdaki gibi güneş takvimine geçilmesi o dönem için büyük ilerlemeydi.

Ekber Şah, din alanında da devrim niteliğinde bir değişim yaratmaya çalıştı. İslam’ın içinde Sufizm gibi özgürlükçü bir akım gelişirken Hindu Dini’nde Bhakti hareketi ortaya çıkmış, ayrıca Sih dini de etkisini yaygınlaştırmaya başlamıştı. Bu inanışların üçü de Kast sistemini reddediyor ve kişisel bir Tanrı inancına yöneliyordu. 

Ekber
Ekber Şah

İlahi Din

Ekber, çeşitli dinlerin temsilcilerini bir araya getirerek onların ortak yönlerini bulmaya çalıştı. Bunun için 1575 yılında Fetihpur Sikri’de “İbadethane” isimli özel bir bina yaptırdı. Bu binada, kendisi salonun ortasında oturur, Hindu, Müslüman, Sih, Jain, Zerdüşt ve Budist Dinleri temsilcilerinin tartışmalarını izler, beğendiği fikir sahiplerine nakit para gön­de­rir­di. An­cak ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar kı­sa sü­re­de tar­tış­ma­ya; hat­ta ba­zen kavga­ya dö­nü­şür­dü. 1580 yı­lın­da bu top­lan­tı­la­ra Go­a’dan ge­len Hı­ris­ti­yan mis­yo­ner­le­r de ka­tıl­dı. Ek­ber, Hı­ris­ti­yan Ciz­vit­le­ri­ne özel bir önem ve­rir, on­lar­la şah­sen ko­nu­şur ve soh­bet eder­di. 3 oğ­lu­nu da Hıris­ti­yan gelenekle­ri­ne gö­re vaf­tiz et­tir­miş­ti.

Ekber Akbar
Çeşitli din adamları  © Wikimedia Commons

Hıris­ti­yan pa­paz­la­rın Ek­ber’i ken­di ta­raf­larına çe­ke­cek­le­ri ko­nu­sun­da ule­ma­nın kay­gı­la­rı Ek­ber’in 1582’de “Din-i İlahi” adıyla yeni bir din kurduğunu ilan etmesiyle sona erdi. Bu sefer de islam ulemasıyla çatışmaya başlamış oldu. 1579’da “mahzar” isimli bir kararname yayınladı. Bu duyuruyla Kuranın ve yorumlarının söyledikleriyle Ekber’inkiler arasında farklılık çıkarsa Ekber’in söyledikleri doğru kabul edilecekti. Böylece ulema ile zıtlaşma açıkça başlamış oldu. 

1579 yılında her yıl yaptığı Mekke ve Medine’deki fakirlere dağıtılmak üzere para göndermekten vazgeçti. 1580’de Ajmer’deki türbeye her yıl yaptığı ziyaretlerden vazgeçti. Kendi adına “hutbe” okuttu. Ulema’nın görüşlerine karşı en son atağı ise, kendi kendisini “ilahi” bir kişilik olarak ilan etmesi oldu. Hicrî Takvimi kaldırarak kendi dini görüşlerini esas alan “Kutsal Çağ” takvimini getirdi. Paraların üzerine “Allah-ü Ekber” yazdırdı. Bunun ilk anlamı “Allah Büyüktür”dü; ancak ikinci anlamı : “Ekber Allah’tır” demekti.

Divan Ekber
Divan-ı Has. Fetihpur Sikri  © Zafer Bozkaya

Son Dönem

Ekber döneminin son 25 yılı barış içinde geçti. 1593 yılında Deccan Bölgesine bir sefer yapıldı. Ordunun başında Prens Murad vardı. Ekber’in oğlu Cihangir, iktidarı ele geçirmek için o kadar hevesliydi ki, 1599’da babası henüz tahttayken bağımsızlığını ilan ederek küçük bir isyan çıkardı. 

Cihangir bu olaydan iki yıl sonra, babasının en yakın arkadaşı ve danışmanı Ebu el-Fazl’ın öldürülmesini ayarlayacak kadar ileri gitti. Bu olaylar Ekber’i rahatsız etti, ancak Babür tahtına olası halef yoktu. Jahangir’in iki erkek kardeşi sarhoşluktan iş yapamaz durumdaydı. Prens Murad ve Prens Daniyal aşırı alkol ve uyuşturucu kullanımından ölünce tek veliaht olarak Selim kaldı.

15 Ekim 1605 tarihinde Ekber, aşırı ishal ve iç kanama sonucunda öldü. Öleceği gün kendi türbanını ve Hümayun’dan kalan kılıcı Cihangir’e (Selim) vererek bir sonraki hükümdarın kim olacağını işaret etmiş oldu.

Akbar Cenaze
Akbar’in cenaze alayı

Ekberin Türbesi

Agra yakınlarındaki Sikandra Fort bölgesini Ekber önceden işaret etmişti. Burası şimdi UNESCO kültür mirası listesindedir. Ayrıntılı bilgi için Sikandra Fort sayfasına bakın.

Ekber Sikandra
Sikandra Fort – Ekberin Türbesi © Zafer Bozkaya

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
İsminizi yazın