Budizmin çöküşü

0
143
Budizmin Çöküşü

Budizm’in kurucusu Buda, Hindistan’da doğdu ve Hindistan’da öldü. Budizm ise Hindistan’da değil Güneydoğu Asya’da gelişti. Hindistan’da Hinduizmin gelişmesi sonucunda Budizmin çöküşü gündeme geldi. Bu çöküşün tek nedeni Hinduizm’in gelişmesi değil, Budizm’in kendi iç çelişkileriydi. 

Bu çöküşün nedenleri ekte incelenmiştir.

Iç etkenler

Budizm, öncelikle bir manastır dinidir. Budizm ilk ortaya çıktıktan sonra bazı manastırlar çok gelişmiş, büyümüş ve artık yönetilemez büyüklükte yerler haline gelmişti. Bu manastırlarda yaşayan pek çok keşiş, sadece tembellikten ve bedava yemek yemek amacıyla bu manastırlarda yaşar olmuştu. Zamanla sefahate teslim olmuşlardı. Budist manastırlar, artık manevi bilgi veren birer öğretim kurumu olmaktan çıkmıştı. Bazı başka manastırlar ise çok zenginleşmişti. O kadar ki kendilerine bağışlanmış olan toprakları işlemek için sözleşmeli ve ücretli işçiler çalıştırıyorlardı.

Manastırlar, zamanla büyük ekonomik baskılar altında kaldı ve din adamı olmayan destekçileriyle bağları koptu. 12. ve 13. yüzyıllarda Müslüman istilacılar Hindistan’daki manastırları yağmaladıktan sonra, Budist din adamları manastırları yeniden canlandırmaya pek ilgi göstermedi. Çünkü aynı dönemde Hinduizmin yeniden dirilişi ve güçlenmesi söz konusuydu ve bu da Budist din adamlarını engelliyordu.

Hindularla Budistler arasında bazı yerlerde çatışmalar da yaşanmıştı. Bazı Hindu krallar Budizm karşıtı oldu. Hintli Mahayana Budistleri, Hindu Bhakti hareketine ve genel olarak Hinduizm’e düşmandı, dolayısıyla toplumdaki anlaşmazlıklar her iki tarafta da yayılıyordu.

İslam istilası başladığında, yağmalanan yerler öncelikle Budist krallıklar oldu.

Urduca’da put için kullanılan kelime Butt olarak yazılır ve Buddha’dan türetilmiştir. Putları yıkma eylemi için Urduca’da “putperest”liğin yıkılması öngörülür. Dolayısıyla İslam güçlerinin putları ortadan kaldırma hedefleri öncelikle Buda heykellerine yönelik oldu. Müslümanların zihninde puta tapma ile Buda’nın Dini özdeşleşmeye başlamıştı.

Putları kırma misyonu böylece Budizm’i yok etme misyonu haline dönüştü. İslam inancı sadece Hindistan’da değil, gittiği her yerde Budizm’i yok etti. İslam ortaya çıkmadan önce Budizm, Orta Asya’daki Baktriya, Parthia ve Afganistan bölgelerinin diniydi. Gandhara bölgesinde, Çin Türkistan’ında ve hatta tüm Asya’da en çok izlenen dindi. 

Budizm’in yok oluşunda Hinduların doğrudan rolü yoktu. Hatta 800 yıllarında Kuzey Hindistan’daki üç büyük imparatorluktan birisi Budist ikincisi Hindu ve diğeri Hindu-Jain nitelikteydi. Güney Asyada ise, Burma, Siyam ve Kamboçya’da her zaman Budist krallıklar yönetimde oldu. Bu krallıklar arasında da sık sık savaşlar yaşandı ve yağma olayları gerçekleştirildi. Çeşitli fraksiyonlardaki Budist krallıklar birbirlerinin manastır ve tapınaklarını tahrip ettiler. Tayland’daki Ayutthya şehri 18. yüzyılda tüm tapınakları, sarayları ve manastırlarıyla birlikte Burmalılar tarafından yerle bir edildi. 

Sonuç olarak Hindistan’da Budist kültürün yok edilmesinden Hindular sorumlu değildi. Budistlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklar bunun birincil nedeniydi. 

cokus nalanda
İslam güçleri tarafından yıkılan Nalanda Üniversitesi © Wikimedia Commons

Budizmin çöküşü – Nedenler

Budizm halen Çin, Tibet, Moğolistan ve Güneydoğu Asya’da önemli bir dindir. Hindistan’da ise azınlıktadır. Güneydoğu Asya’nın en önemli dini inanışlarından birisi olan Budizm, Hindistan topraklarında çeşitli nedenlerle çökmüştür.

Genel nedenler

MÖ. 200 ile MS. 1.000 yılları arasındaki dönemde pek çok kralın Budizmi benimsemiş olmasına rağmen, Hinduizm hiçbir zaman çok uzun süre iktidardan uzak kalmamıştır. Bu durum Budizmin aleyhine Hinduizmi öne çıkartmıştır.

1. Budizm’in (ya da herhangi bir dinin) sonsuza dek sürmesi mümkün değildir. Dolayısıyla eninde sonunda hepsi gerilemek zorunda kalmıştır.

2. Bugünkü Hinduizm, Buda zamanında var olan dinin aynısı değildir, MS 700-1000 yılları arasında yeniden yorumlanmış olan bir versiyonudur.

3. Bir dinin popülerlik kazanmasını sağlayacak ana etken siyasi destek görmesidir. Kralların ya da hükümetlerin belirli bir dini desteklemeyi bırakması durumunda dinin bir düşüş içine girmesi kaçınılmazdır. Örneğin, önemli bir Budist üniversitesi olan Nalanda’yı İslam güçlerinin yok edebilmesinin ana nedeni orayı koruyacak kimsenin bulunmamasıydı. Budizm’in Hindistan’da gerilemesinin ilk nedeni kraliyet ile ve politik himaye ile bağlantısını kaybetmiş olmasıydı.

4. Budizm bir düşünce olarak Hindistan’da yaygındı ancak dinin takipçileri açısından çok yaygın değildi. Budizm, ancak Buddha’nın Sarnath’ta ilk vaazını vermesiyle popülerlik kazanmıştı. Bu kadar yavaş yayılması dinin gücünü azaltan bir unsur olmuştur.

cokus dharma
Buda ve Dharma Çarkı

Tarihi nedenler

1. Maurya kralı Ashoka, kanlı Kalinga Savaşı’ndan sonra Budizm’i benimsemiştir. Krallığı batıda bugünkü İran’dan doğuda Bangladeş’e kadar yayılmıştı. Ancak Budizm, Güney Hindistan’da yayılamadı ve bir düşünce akımı olarak fazla önem kazanamadı. Ashoka’nın büyükbabası Chandragupta Maurya bile Budizm’i değil, Jainizm’i benimsemişti.

2. Maurya imparatorluğunun parçalanması ve keşişlerin himayesiz kalması Budizmin temeline zarar vermiştir.

3. Buddha’nın fikirlerini korumak için Budist konseyler düzenlenmiş olsa da, alimler arasındaki anlaşmazlık Budizm’in Hinayana Budizmi ve Mahayana Budizmi olarak ikiye bölünmesini engelleyememiştir. Bu iki mezheb de zamanla bölünmüştür. Bunlar arasında Tibet’te yaygın olan Vajrayana Budizmi önemlidir.

4. Budizm, bir ilke olarak şiddet karşıtlığını öne sürmüş ve bu, orduların moralinin bozulmasına yol açmıştır. Bu nedenle pek çok kral Budizme geçmekten kaçınmıştır.

5. Sıradan insanlar Budizm’in felsefesini kavrayamadı. Onlar için Vedik dinde olduğu gibi Tanrıların putlarına tapmak ve bununla yetinmek daha kolay ve daha pratikti.

6. Budizm esas olarak kentsel bir dindi ve kırsal Hindistan her zaman Hindu inancındaydı. İslam Hindistan’a geldiğinde ilk olarak kentsel bölgeleri etkiledi ve böylece Budizm geriledi. Nalanda ve diğer Budist merkezler istilacı güçler tarafından acımasızca harap edildi ve bu da Budizm’in hayatta kalmasını zorlaştırdı. Budizm o zamana kadar zaten düşüşe geçmişti ve İslam saldırıları Budizm’e son darbeyi vurmuş oldu.

cokus ashoka
Budist Konseyde Ashoka  © Wikimedia Commons

Dini nedenler

1. Veda felsefesi MS 5. yüzyılda Gupta döneminde yeniden canlandı ve böylece Budizm bir kenara itildi.

2. Budizm ve Jainizm birbirine benzer dini idealleri sunuyordu. Bu yüzden hangisinin takip edileceği kafa karıştırıcı hale gelmişti.

3. Büyük Hindu filozofu Shankaracharya’nın gelmesinden ve Hinduizmi sağlam temellere oturtmasından sonra bile Budizm, Nalanda ve Vikramashila’da varlığını sürdürmüş ve gelişmeye devam etmiştir. Budizm, Shankaracharya’dan çok sonraları bile Tibet’e yayılacak kadar güçlüydü ancak, sağlam temellere dayanıyor gibi görünse de Hindistanda kitlelerle bağını kaybettiği için geriledi.

4. 9. yüzyılda dünyevi arzulardan vazgeçmeyi öneren karmaşık bir din olan Budizm ve Tanrı için çok sayıda adak ve kurban kesilmesini öneren Brahmanizm dini yerine kolay bir çıkış yolu sunan Hindu kökenli Bhakti hareketi önem kazandı. İnsanlar kurtuluşu adak adama, yaşamdan feragat etme, puta tapma gibi şeyler talep etmeyen, saf bir yürekle sadece şarkı söylemek ve dans etmek gibi kolay yöntemlerle ibadet etmeyi öneren ve Tanrı’ya bağlılığı yeterli gören Bhakticilik’te buldu. Bu da Budizm’in ve Brahmanizm’in gerilemesine yol açtı.

5. Vedik inancın ermiş ve liderleri olan Adi Shankaracharya, Ramanujacharya, ve Madavacharya gibi büyük öğretmenlerin gelişi, insanları Vedik Dharma ideallerinin yücelikleri konusunda ikna etti. Sonuç olarak insanlar Veda sistemini izlemeye başladı.

6. Budizm, Yüce varlıktan, yani Tanrı’dan nadiren bahseder. Sonuç olarak daha çok ölümlülük ve dindarlık faaliyetlerine dönüşmüştür. Kişi, Tanrı kavramıyla bağlantı kurmadıkça yaşam zorlaşır. Örneğin, eğer birinden arzularından tamamen kurtulması istenirse, yaşamını sürdürmesi gerçekten zor olacaktır. Bu şekilde kişisel bir Tanrı’ya bağlılık, sıradan insanlar için çok daha kolaydır. Kral Ashoka tarafından önerilen şiddetsizlik yolu da sıradan insanlar için bir işe yaramamıştır. Kısaca Budizm sıradan insanlar için takip edilmesi zor bir yol haline geldi. Bu yüzden Hindistan’daki gelenekçiler Vedik Dharma inancına geri dönmeyi tercih etti.

7. Hinduizm, MS 8. yüzyıl civarında büyük bir rönesans yaşadı. Shankara, Budizm’e karşı bir saldırı başlattı ve Hindistan’daki bütün dini tartışmaları kazandı. Shankara, tartışma becerileriyle yenilmez bir kişiydi ve karşısındaki Budist rahiplerin çoğunu Hindu “askerleri” olarak kendi safına kattı. Ayrıca Hinduizm’i geliştirerek ileri bir bakış açısı getirdi. Onun çabalarına Ramanujacharya, Madhavacharya gibi diğer güney Hindistanlı öğretmenler de destek verdi. Meera, Tulsi Das ve diğerleri Hinduizmi kuzey Hindistan’da yeniden canlandırdı. Ne dinde ne de hükümdarlar arasında Budizm’i canlı tutabilecek büyük destekçiler kalmadı. 

8. Hinduizm zorluklarla yüzleşme konusunda çoğu dinden daha iyidir. Bir din olarak çok dağınık görünmesine rağmen son derece sağlam olacak şekilde tasarlanmıştır. Hinduizm, başka dinlerde ve Budizm’de var olan peygamberler, kutsal kitaplar, manastırlar gibi figürler olmadan da gayet iyi işleyebiliyordu. Budizm ise yabancı dinlerin benzer saldırısına dayanamadı.

Budizmin çöküşü
Shankara’nın Hinduizmi yaymak için yaptığı geziler.

Dr. Ambedkar’ın Budizme geçişi

Dr. Ambedkar Hindistan’da Budizm’in yeniden kurulmasında önemli bir yere sahiptir. Alt kasttan gelen bir Hindu olduğu için sınıf ayrımcılıklarıyla karşılaşan ve bunlarla ömrü boyunca mücadele eden Dr. Ambedkar katı kast sisteminin kurallarını yıkamayacağını anlayınca kendisini izleyen izleyicileriyle birlikte Hindu dininden Budizme geçti. Bu davranışı Hindu toplumunda büyük bir şok etkisi yarattı. 

Dr. Ambedkar, 1950’de Sri Lanka’da bir Budist konferansına katılmıştı. Dönüşünde Bombay’daki bir Budist Tapınağı’nda konuştu. “Yaşadıkları zorluklara son vermek için insanlar Budizm’i benimsemelidir.” dedi.

“Hayatımın geri kalanını Budizm’in Hindistan’da yeniden canlanmasına ve yayılmasına adayacağım.” dedi. 14 Ekim 1956’da Nagpur şehrinde törenle Budizm’e geçti. Törenden sonra yarım milyondan fazla kişi de Budizm’e geçti. 

Dr. Ambedkar şöyle yazmıştı: “Ülke için en az zararlı yolu seçeceğim. Budizm’i benimseyerek ülkeye sağladığım en büyük fayda budur; çünkü Budizm Bharat (vatan) kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Din değiştirmiş olmamın bu toprakların kültürüne ve tarihsel geleneğine zarar getirmemesine özen gösterdim.”

Kitlelerin Dr. Ambedkar ile birlikte Budizme geçmesinin Hindistan’da Budizmin yeniden yaygınlaşmasını sağlayıp sağlayamayacağını zaman gösterecek.

Budizmin çöküşü
Dr. Ambedkar’ın Budizm’e geçiş töreni.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
İsminizi yazın