Alemgir Hacca gitti mi?

0
257
Hac kapak.

Babür İmparatoru Aurangzeb (Alemgir) hayatı boyunca hacca hiç gitmedi. Babür imparatorlarının hiçbirisi de gitmedi.

Mekke’ye hacca gitmek, modern dünyada kolayca yapılır. Tarihte ise durum böyle değildi. Babürlüler döneminde Hac ibadetini yerine getirmek için Mekke’ye zorlu ve uzun süren bir yolculuk yapmak gerekiyordu. Bu yolculuk bir yıldan fazla sürebiliyordu. 

Babürlülerde hac görevi

Uzak diyarlardaki hükümdarların hacca gitmesi mümkün değildi. Tabii hâlâ iktidarda kalmak istiyorlarsa. Hacca gitmek için Babür İmparatorluğu topraklarından ayrılmak esasen tüm siyasi beklentilere indirilmiş öldürücü bir darbe gibiydi. Hacca gitmek için topraklarını aylarca terk eden bir imparator, geri döndüğünde tahtın artık başkasının eline geçmiş olduğunu görürdü.

Bununla birlikte Babür İmparatorları, Hac yolculuğuna gidenlere önemli ekonomik ve siyasi destekler sunmuştur. Hacılara yardım etmek ve onlara koruma sağlamak, hükümdarın önemli görevlerinden biri olarak görülüyordu. Babürlülerin hac ziyaretini himaye etmeleri Ekber döneminde başlamıştır. Babür soylularından bazıları da kendi istekleriyle hac yolculuğunun hamisi olarak hizmet ederlerdi. Örneğin, Han-ı Hanan Abdur Rahim ve Aurangzeb’in kızı Babür prensesi Zeb-un-Nissa bunlar arasında sayılabilir.

Hac yolculukları, buna liderlik etmek üzere atanmış bir yetkili olan Mir Haj ünvanlı kişi tarafından organize edilirdi. Devlet, yolculuğu gerçekleştirmek üzere birkaç gemi gönderirdi. Hacılara ücretsiz geçiş hakları ve erzak sağlanırdı. Ayrıca bu hacılar için Mekke’de kalacakları yerlerin organize edilmesine de yardımcı olunurdu. Babür İmparatorluğunun Mekke Şerifi ile diplomatik ilişkileri vardı ve ona düzenli olarak hediyeler/yardımlar gönderiyordu. 

Hindistan’dan gelen hacıların sayısı zaman zaman çok yüksek olurdu ve bazen Mekke’de uzun süre kalırlardı. Bu durum bir keresinde “Mekke, Medine ve Kuds (Kudüs) Kutsal Şehirlerinin vasisi” olan Osmanlı Sultanı’nın Hintli müslümanların başındaki kişiyi sert bir şekilde azarlamasına neden oldu. Bu durum Babür İmparatoru Ekber tarafından bir hakaret olarak algılandı ve iki devlet arasında diplomatik ilişkilerin kötüleşmesine yol açmıştı.

hac alemgir 1
Altıncı Babür İmparatoru Aurangzeb (Alemgir). Çizimlerinde genellikle dini inancının çok güçlü olduğu vurgulandı.

Hac rotaları

Babür İmparatorluğu’ndan Mekke’ye giden iki farklı hac yolu vardı. Kara yolu rotası, hacıların imparatorluğun kuzeybatı sınırına gitmesini, İran’ın Safevi İmparatorluğu topraklarından geçmesini ve ardından Mekke’ye ulaşmasını gerektiriyordu. Bu rota zordu ve güvensizdi. Daha yaygın olarak kullanılan rota ise Umman Denizi’ni gemi ile geçip Kızıldeniz’e ya da Basra Körfezi’ne gitmekti. Babür İmparatorluğu’ndaki hacılar genellikle Bab-ül-Mekke (Mekke Kapısı) olarak da anılan liman kenti Surat’ta toplanırdı.

Deniz yolu ile ilgili sorun, korsanlardan gelen tehlikelerdi. Özellikle Hint Okyanusu’ndaki tekellerini korumak için herhangi bir gemiyi batırabilecek ya da ele geçirebilecek güçte olan Portekizliler büyük bir tehdit oluşturuyordu. Ekber, Portekizlileri Hint kıyı bölgelerinden çıkarmak için askeri seferler yapmayı düşünmüştü ama bunun yerine diplomatik çözümü tercih etti. Portekizlilerden güvenli geçişi garanti edecek Cartazes (geçiş belgesi) alındı. Babür İmparatorluğu, 17. yüzyılda denizlere hâkim olmaya başladıklarında İngilizlerle (Doğu Hindistan Şirketi) de benzer anlaşmalar yapacaktı.

“Tanrı’nın lütfunun rehberliğinde, okyanus adalarına gelen ve kargaşanın başını kaldıran ve Kutsal Yerlere giden hacılara zulüm elini uzatan Firengi (Avrupalı) kafirlerin yok edilmesini üstlenmeliyim. Allah onların şanını artırsın! Çok sayıda oldular ve hacılara ve tüccarlara engel oluyorlar. Bizzat oraya gitmeyi ve o yolu, dikenlerden ve yabani otlardan temizlemeyi düşündük.”
-Babür İmparatoru Ekber’den Özbeklerin Kağanı Abdullah Han Özbek’e yönelik olarak.

hac surat
Hollandalılar’ın çizimi ile liman kenti Surat, Bab-ul-Mekkah

Kadınların ilgisi

Hiçbir Babür İmparatoru ya da Mirza (prens) Hac yolculuğuna gitmemiştir. Ancak Babür hanedanına mensup kadınlar sık sık hacca giderlerdi. Bunun en önemli örneği Babür’ün kızı Gülbeden Begüm ve Ekber’in eşi Salima Sultan Begüm’dür. Bir düzineden fazla Timurlu soylu kadın eşliğinde 1576 yılında Salimi gemisiyle Babür İmparatorluğu’ndan ayrıldılar. Birkaç yıl süresince Mekke’de kaldılar. Bu süre zarfında dört kez Hac ve birkaç kez Umre ziyareti gerçekleştirdiler. İki soylu kadın 1582 yılında Babür İmparatorluğu’na geri döndü.

hac gulbeden
Gülbeden nargile içerken © Wikimedia Commons

Sürgün yeri olarak Hac

Hac, Babür İmparatorları tarafından, hapis veya idamla başa çıkılamayacak durumdaki kişileri cezalandırmak için bir tür siyasi sürgün yeri olarak da kullanıldı. Bu, Babür İmparatorluğu’nun ortaya çıkmasından öncesine kadar giden bir Timurlu geleneğiydi. 

Örneğin Hümayun, yönetimini tehdit etmeye devam eden sorunlu kardeşi Kamran Mirza’yı kör ettirdikten sonra Hacca göndermişti. Ekber, arasının bozuk olduğu eski naibi Bayram Han’ın isyanını bastırdıktan sonra ona üç seçenek sunmuştu. Bu seçeneklerden biri siyasi sürgün olarak Mekke’ye gitmekti. Cihangir, kendisi için çalışan bir hekim olan Hakim Sadra’yı Hacca göndererek cezalandırdı. Aurangzeb, saygın bir Babür Kadısı olan Şeyhü’l-İslam’ı görevinden aldı ve Hac yapmak üzere Mekke’ye sürgüne gitmeye zorladı. Suçu, Aurangzeb’in Bijapur ve Golconda Sultanlıklarına karşı yürüttüğü savaşı onaylamayı reddetmesi ve bu durumu protesto etmesiydi.

hac babur
Babür minyatürlerinde Hac görünümü

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz